Belediyelere “hobi bahçesi" çağrısı
Büyükşehir hayatından bunalan zenginler gibi artık orta ve dar gelirli vatandaşlar da imkanları ölçüsünde bağ-bahçeye yöneliyor.
Örneğin Ankara’mızda hobi bahçelerine rağbet aldı başını gidiyor.
Baharın vakit buldukça bahçesine gidip, orda toprakla haşır neşir olmak, ekip-biçmek istiyor insanlar.
Şehrin bunaltıcı ortamından kurtulup, hem temiz hava hem de organik meyve sebzenin tadını çıkarma peşinde vatandaşlar.
Ankaramızın dört bir yanında tarlalar “bir şekilde” hobi bahçelerine dönüşüyor ve kapış kapış da satılıyor.
Ben diyorum ki, belediyelerimiz bu işe el atsa.
Vatandaşın hobi bahçesi ihtiyacını karşılasa.
Belediyelerin bu işe girmesini istememin nedeni, mevcut hobi bahçelerinin devlet nezdinde sorunlu olabiliyor olması.
Şöyle ki:
Bugün yürürlükte olan yasalara göre, tapuda tarlalar bölünemez; parsel parsel hobi bahçesine dönüştürülemez.
Ama rağbet var, vatandaş hobi bahçesi yapmak-almak istiyor, o zaman ne olacak?
Bir şekilde yol bulunuyor…
Örneğin, 20 dönüklük bir tarla düşünün.
Mirasçılara kalmış.
Tapuda bu 20 dönüm varislere hisse olarak pay edilmiş. Bölme yok, hisse payı yani bu 20 dönüm üzerindeki hak oranının belirlenmesi, resmileştirilmesi, tanınması sözkonusu.
Emlakçılar bu 20 dönümün varislerini bulup, hisselerini satın alıyorlar.
Ardından bu hisselere göre tel örgülerle bölüp, hobi bahçesi olarak satıyorlar.
Alıcının yeri toprak üzerinde belli fakat tapu nazarında tek gözüken olan 20 dönümde hisse satın almış oluyor. Tapuda o alınan yer 20 dönüm üzerinde bir yer olarak gözükmüyor. 20 dönüm üzerinde hissesi oranında hak sahibi olmuş oluyor.
Bu durum sıkıntılı bir durum.
Diğer hissedarlarla davalık olunabilir.
Bir hissedar çıkıp “20 dönümün bu bölümünü neden sen alıyorsun, orayı ben alacağım” diyebilir, dava açabilir ve kazanabilir de.
Anlayacağınız çok riskli.
Ayrıca adam buraya ev yapıyor, başka şeyler yapıyor; ekiyor-biçiyor.
Peki evler yasal mı, o da değil?
Kaçak ev yapmış oluyorsunuz.
Belediye istese yıkar mı, yıkar.
Çünkü belediye Fen İşleri’nde örneğimizdeki 20 dönüklük tarla tek bir tapu olarak gözüküyor, hisseleri bilmez belediye.
Bu nedenle o 20 dönüm için en fazla 1 ev yapımına izin verebilir.
Diyelim ki, 10 ayrı hobi bahçesi var üzerinde, bu 1 ev hangisine düşmüş olacak…
Sıkıntı bir değil birden fazla anlayacağınız.
Yine, kimi emlakçılar, kişiler de kooperatif durup, tarla satın alıyor, bu tarlayı tel örgülerle 500’er metre kare, 1000’er metre kare bölüp, hobi bahçesi olarak satabiliyor.
İyi güzel de, bu yöntemde de ciddi sıkıntılar var.
Hisseli hobi bahçesinde en azından elinizde bir tapu var. Burada o da yok. Kooperatif size bir “belge” veriyor, “Kooperatifimizin şu tarlasında şu kadar metre kare hisseniz var” diye, o kadar.
Anlayacağınız dolandırılma, kandırılma riski var.
***
Gelelim benim önerdiğim yönteme.
Diyorum ki bu talebi belediyeler karşılasa.
İlçe sınırları içinde kenarlarda, uygun bölgelerde henüz imara açılmamış arsalar, tarlalar ayarlansa…
Bir formülle buralar belli büyüklükte hobi bahçelerine dönüştürülse, tüm resmi prosedürleri yerine getirilmiş olsa ve belediye buraları isteyen vatandaşa rayiç bedelle satsa. (Olmadı kiralasa.)
Tabi bu sırada üzerine ya standart köy evleri yapılmış olsa ya da belli ölçülerde ev yapım izni verilse…
Ve tüm bu süreç öyle bir planlansa ki, ilerleyen yıllarda imar geçirilirken, bölge aynen kabul edilse…
Burada ilk başlarda bahçe sahiplerine meyve-sebze yetiştiriciliği üzerine uygulamalı eğitimler de verilse…
Kötü mü olur?
Hem günden güne artan hobi bahçesi talebi hilesiz, hurdasız bir şekilde karşılanmış olur, hem de vatandaş dolandırılma, kandırılma, yıkım, dava gibi risklerden kurtulmuş olur.
Bakın artık koca koca müteahhitler bile “Sağlıklı Yaşam Köyleri” kuruyor. Tabi bu “köy”lere ancak ve ancak çok parası olan sahip olabiliyor.
Zenginin hobi bahçesi ile ne işi olur; adamların devasa çiftlikleri, bağ-bahçeleri var; her biri tek tapu. İstediğini ekiyor, istediğini biçiyor, üzerine de villasını, havuzunu rahatça kondurabiliyor.
Ya gariban ne olacak?
Gariban bir iki karık domates ekebileceğim, bir iki meyve ağacı dikebileceğim, gölgelik bir küçük barınağı olan küçücük bir toprağım olsa dedi mi, tonla sorun, tonla risk.
Haksızlık bu.
Ufacık da olsa bir bahçe garibanın hakkı olamaz mı?
İşte burada devletin devreye girmesi gerekiyor.
Önerdiğim yöntem ile Belediyelerimiz gariban, orta gelirli vatandaşların bağ-bahçe ihtiyacını karşılamış olacaktır.
Altındağ Belediyesi’nin Altınköy projesini bu noktada “ilk adım” olarak değerlendiriyorum.
Umuyorum ki Veysel Tiryaki Başkan, Altınköy’ü “Altın Hobi Bahçeleri” ile geliştirecek; vatandaşa Altınköy’de gösterip öğrettiği köy hayatını, üreticiliği, kendi toprağında uygulama imkanı sunacaktır.
Hadi başkan, aç şu yolu.
Diğer tüm belediyeler peşinden gelecektir.
Gazete İlksayfa yazarı Adem Orman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.