Fayı bırak yapıya bak
Ankara’da yeni bir fay hattının tespit edildiği iddia edildi.
Sosyal medyada konu bir anda gündem oldu.
“Ankara da riskliymiş meğer” yorumlarıyla paylaşan paylaşana…
Bağlıca-Yapracık arası bölgeye dikkat çekiliyor, burada diri fay hattı tespit edildiği ifade ediliyor.
Peki doğru mu bu; Bağlıca-Yapracık bölgesinde fay hattı vardı da bu bugün mü tespit edildi?
Ülkemizin önde gelen jeoloji mühendisleri, bu soruya “yok öyle bir şey” diye tepki gösteriyor ilkin.
Ardından işin aslını anlatıyor:
“Yeni keşfedilmiş bir diri fay hattı değil bu, biliniyordu zaten. Ve Ankara’da bu tek de değil, yüzlerce var. Ciddi bir risk oluşturmuyor.”
Sonuç?
“Aktif değil, paniğe gerek yok.”
Bağlıca fay hattı iddialarıyla ilgili özetle bu bilgileri veren Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal ve ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçyiğit gibi bilim insanları, daha başka bir şey söylüyor:
“Asıl Tuz Gölü fay hattı ile Gerede fay hattına dikkat! Asıl risk buralarda. Bu hatlarda meydana gelebilecek 7 ve üzeri şiddetindeki bir depremden Ankara da ağır bir şekilde etkilenir.”
Peki ne yapmalı?
“Ankara depreme hazırlıklı olmalı.”
Değerli okurlar görüldüğü üzere konu eninde sonunda asıl olana dayanıyor:
“Hazırlıklı olmak. Tedbirli olmak.”
Velhasıl “deprem olur mu”dan ziyade “evimiz depreme dayanıklı mı”ya odaklanmamız gerekiyor.
Popülizmden uzak, gerçekçi uzmanlar da bunu söylüyor hep:
“Falanca yer deprem riski taşıyor mu, filanca yerde fay hattı var mı diye sormaktan ziyade, falanca yerdeki evim depreme dayanır mı, filanca yerdeki evim için depreme karşı ne gibi tedbirler alabilirim diye sorun, buna odaklanın ki, gerçek çözümü hep birlikte bulalım.”
Ankara için şöyle bir şey var çünkü:
Nasıl olsa deprem riski taşımıyor diye, binalar inşa edilirken depreme dayanıklılık konusu üzerinde gereği gibi durulmadığı belirtiliyor.
İşte Gazi’den Jeoloji Mühendisi Pampal hoca “Ankaralıların bir şanssızlığı geçmiş deprem tehlike haritalarında hep tehlikesiz gösterilmiş olduğu için depreme dayanıklı yapı stoku oluşmamıştır” diyor.
ODTÜ’den Koçyiğit hoca da “Ankara’nın üçte iki zemini zayıf zemin. Ankara’daki konutların gerçek bir denetiminin yapılması gerekir” tespit ve uyarısında bulunuyor.
Deprem olur mu sorgulamasından ziyade asıl bunlara kafa yormamız gerektiği düşüncesindeyim.
Neticede depremde enkaz altında kalıp can veriyoruz.
Başımıza yıkılmayan binalar inşa edersek, mevcut yapılarımızı güçlendirirsek, deprem yaşansa bile can almış olmayacak.
Klişe belki ama yeri geldiği için hatırlatma fayda görüyorum:
Deprem değil, tedbirsizlik öldürür.
Tedbirimizi alalım, sonrasına Allah’a bırakalım inşallah.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.