Piyasadaki para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin bedelinin toplamı arasındaki açığın büyümesi fiyatların yükselişine neden olur.  Bu durumda piyasadaki paranın değerinde düşme olur. Böylece paranın alım gücündeki düşüş enflasyon olarak adlandırılır. 
Devletlerin temel amacı talep ve arzı eşit tutabilmektir. Çünkü arzın talebi karşılayamaması enflasyonun oluşmasına neden olur. Bu da istenilmeyen bir durumdur. Enflasyon bir döngüdür. Şimdi bu döngünün nasıl gerçekleştiğini ifade edelim. Ürüne olan ihtiyaç ürünün üretiminden daha az olursa o ürün ucuzlar. Böylece enflasyon düşmüş olur. Ürünün ucuzlaması o ürüne karşı olan talebi artırır. Talep artınca ürünün fiyatı artar. Fiyatların artması ile enflasyon yükselmiş olur. Arz talep eşitlenmediği sürece enflasyon oranlarında değişiklik her dönem gerçekleşecektir.  Örneğin ülkemizde kırmızı et fiyatları üretimindeki maliyetin yüksek olması nedeniyle pahalıdır.  Vatandaşlar bu pahalılıktan dolayı kırmızı et yerine beyaz eti tercih etmektedir.  Böylece beyaz ete olan talep artmış olur. Bu yüzden kanatlı hayvanların fiyatlarında talepten kaynaklı bir fiyat artışı gözlenir.  Bu arz talep arasındaki fiyatlanma da enflasyon olarak karşımıza çıkar. 
Enflasyon artışı olduğu zaman vatandaşın cebindeki para ile alacağı ürün miktarında azalma meydana geliyor. Yani alım gücü azalıyor. Alım gücü azaldığı için devlet alım gücünü artırmaya çalışıyor. Bunu da farklı yöntemlerle gerçekleştirmek mümkün oluyor. Örnek verecek olursak; maaşlara yapılan zamlar alım gücündeki azalışı önlemeye yönelik bir adımdır. Veyahut ürün fiyatlarında indirime gitmek, temel ihtiyaç ürünlerinin üretimini artırmak gibi adımlar da atılabilir.  
Ülkemizde enflasyonun tek haneli rakamlarda olması hedeflenmektedir. Fakat son dönemde ülkemizdeki enflasyon oranları yüksek çıkmaktadır.  2017 enflasyon oranı yüzde 11’in üzerinde görülmektedir. Bu tablo arzu edilen bir durumu yansıtmamaktadır. Gelişmiş ülkelerde enflasyon oranları çift haneli sayıları görmez. 
2017 yılının ilk çeyreğinde yüzde 5,3, ikinci çeyrekte yüzde 5,4 büyüyen Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 11,1’lik bir büyüme oranı yakaladı. Son çeyrekte böylesine yüksek bir büyüme oranı yakalayan Türkiye yüzde 11.1 büyüyerek, son altı yılın en yüksek çeyreklik büyümesini gerçekleştirdi. Büyüme ortalaması yüzde 2.5 olan AB ülkelerinin 4 katından fazla büyüyen Türkiye, Çin ve Hindistan’ı da geride bıraktı. Türkiye için enflasyon oranının yüksek çıkması büyüme oranı ile karşılaştırınca birbiriyle örtüşmektedir. Büyüme oranındaki rekor artış enflasyonu oluşturan üretim ve tüketimin yüksek olduğuna işarettir. Yani ülkemizde üretimin arttığı anlamına gelmektedir ki bu da arzu ettiğimiz bir tablodur.