Beni bilenler bilir, eğri oturur doğru konuşurum. Gerçekleri söylemekten asla çekinmem. 24 Haziran seçimleri sonrasında CHP hakkında üç beş kelam etmeyeceğimi düşünenler olduysa çok fena yanılmışlar azizim. 
Şimdi emniyet kemerlerinizi bağlayın ve sıkı tutunun:
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Diye mırıldanıyordu çevremdeki muhterem CHP seçmenleri. 24 Haziran geldi geçti, hâlâ aynı mırıldanış nağmeleri dökülüyordu o CHP’li kardeşlerden. Yahu, bir silkelenin, kendinize gelin. Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı sizin gibi HDP’yi yani PKK’yı Meclis’e sokmak için kırk takla mı atardı? Hakikaten siz neyin kafasını yaşıyorsunuz? Yeter artık, çıkarın artık şu sahte Atatürkçülük maskesini!
Hem siz kimsiniz ki Atatürk’e ve onun manevi değerlerine sahip çıkıyorsunuz? Siz kimsiniz ki bu millete Atatürkçülük taslıyorsunuz? Ha, şu var, kemalizmden kastınız Mustafa Kemal Atatürk değil Kemal Kılıçdaroğlu ise bir şey diyemem. Buyurun sonuna kadar kemalistiz deyin, Kemalist geçinin, Kemalist olun. Yok eğer kastınız Mustafa Kemal Atatürk ise yazıklar olsun size.
Mustafa Kemal Atatürk,  Müslümanlar mücahitlerin yanında saf tutup Trablusgarp’ta, resmî bir görevi ya da menfaati olmaksızın, sırf Allah rızası için küffara karşı savaştı mı? Bunun adı nedir? Cihattır! O hâlde Mustafa Kemal Atatürk bir mücahit midir? Elbette mücahittir. Gelelim size… Tüm sakallıları, cübbelileri bağnaz, gerici, yobaz, IŞİD’çi diye yaftalıyorsunuz. Hatta kendi ülkenizin istihbarat servisinin Suriye’deki mücahitlere yardım taşıyan tırlarının içindeki silahları mal bulmuş mağribi kâfir Amerika’ya, kâfir Avrupa’ya servis ediyorsunuz! Amerika’ya, PKK’ya kurşun sıkan mücahitleri de terörist diye damgalıyorsunuz. Alın size Enis Berberoğlu örneği, içeride yatıyor. Alın size Eren Erdem örneği, az kaldı sıra ona da gelecek… Yahu, Atatürk bir mücahit olarak Trablusgarp’ta işgalci İtalyan kâfirine karşı bir avuç Müslüman’la birlikte cihat etmedi mi? Atatürk de mi teröristti? Hâl böyleyken hangi yüzle İzmir’in dağlarında çiçekler açar marşını ağzınıza alıyorsunuz? 
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü, bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün emri doğrultusunda dualar, hatmi şerifeler, mevlütler, kurban kesmeler eşliğinde açılmadı mı? Bunlar hep İslamî adetler değil midir? Mustafa Kemal Atatürk’ün hanımı Latife Hanım kapalı bir bayan değil miydi, annesi Zübeyde Hanım kapalı bir bayan değil miydi? Hâl böyleyken nedir sizdeki bu gözü dönmüş Müslüman karşıtlığı? Kadıköy’de ezan okunuyor, yek bir ağızdan yuh çekiyorsunuz! İzmir’de, halk otobüsünde bir sakallı genç görüyorsunuz, hakaretler yağdırıyorsunuz. Bursa’da başı kapalı şehit annesi CHP seçim ekibine bir şey soruyor, tahammül edemeyip saldırıyorsunuz. Nedir bu öfke, nedir bu hınç, nedir bu kin? Nedir sizi böyle insanlıktan çıkaran, nedir İslamiyeti gözünüzde canavarlaştıran?
İki çocuk annesi Filiz Akıncı, İzmir’de, Cumhurbaşkanımızın seçim otobüsünü görünce kendisine el işareti yaparak küfrediyor. Yine’de İzmir’de CHP’liler seçim gecesi kafayı çekip Cumhurbaşkanımıza sinkaflarla koro hâlinde dil uzatıyorlar. Bir CHP’li bir Ak Partili ile karşılaşınca hemen açıyor ağzını, yumuyor gözünü, hakaretin bini beş para… En küçük lafınız ak trol, ak koyun… Ağzınız katran karası olmuş, her açışınızda zift gibi küfürler, hakaretler, iftiralar dökülüyor. Böylesine pervasızca hakaret ve küfür cüretine sahipken bir de çıkıp Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör diyorsunuz! Gelelim Mustafa Kemal Atatürk’e… Atatürk’ün söylevleri, demeçleri ortada; hakkında yazılmış hatıratlar ortada… Haydi gösterinsenize bir tane hakaret etmiş mi, bir tane küfür çıkmış mı ağzından? Yahu siz nasıl Atatürkçüsünüz? Hiç mi sormuyorsunuz kendinize? Hiç mi yargılamıyorsunuz kendinizi?