Dünyada değişimler her alanı etkilediği gibi insanları da etkiliyor. Eskiden saat 19.00’da akşam (ajans) haberlerle başlayan, radyo tiyatrosu ile devam eden etkileşim araçları yanında Teksas Tommiks Amerikan kitapları çizgi filmleri durumu iyiyse satın alır bir de değiştirerek okurduk. En hoşuma giden de olayları, mekanları, kahramanları hayal ettiğimiz romanlardı.

Okuduklarımızda ve dinlediklerimizde kahramanları, mekanları olayları kafamızda canlandırır büyük haz duyardık. Daha sonraki yıllarda okuduğum romanlardan, filme aktarılanlardan seyretmeye gittiğimde aynı hazzı, mutluluğu duyamadım. Nedenini düşündüğümde yaşadığım çevreye, imkanlarımla o günkü hayallerime göre romanları daha yakın buldum. Benim yaşayışımda olmayan hayallerimi aşan, duygularımın farklılığı, filmde yaşananlarda benim hayal etmediğim benim olmadığım dünya romanın gizemini azaltmış gibi geldi.

Bir de romanını okumadığım filmlerin seyrederken kahramanlar, olaylar, duygular bana hazır geldi. Benim hayallerimi, duygularımı yaşarken film seyrederken o bağı kuramadım. Yavan, yapmacık, değerlerimi korumayan hatta alay eden sahneler filmden kopardığı gibi roman okurken aldığım hazzı yaşayamadım. 

Elektronik bilim ve sanal uzay vs. çağı gibi hızla gelişirken zaman zaman yalanların baskın olduğu yerde beklediği yalan geldiyse bu olmamalı yanlış demek yerine nasıl olsa benim savunduklarımı destekliyor ya olsun dedik. Yalanlar ortağı olduk.

Veya söylenen yalanlar benim beklentilerime değerlerime ters bir yalansa ayrıştırma, öteleme varsa sanal dünya ile yalan dünyasına davet edip beni yanlışa çağırıyorsa yeteri kadar tavır ve tepki koyamadık.

Köyler veya ufak kasabalardan büyük şehirlere geldiğimizde çok farklı insanlarla karşılaşıp bir yere koymada paylaşmada zorlandığım zamanlar oldu.

Ya tamamen kendimi yaşıyor kendinin dışındaki insanlar, olaylar, görüşler, sanal dünya gerçek dünya onu ilgilendirmiyor. Konforuna, yaşam anına, kendine göre sınırsız özgürlüğün sadece kendi değerleri esas kabul edip diğerlerinin kendini destekliyor. İşine yararsa olsun yoksa başkaları kendine lüzumsuz yersiz kuru kalabalık. Her konuda fikir belirteyim ama bana karşı olan olmasın varsa da zaten yanlıştır anlayışı.

Bir kısmı aklını beynini kiraya vermiş hiçbir şey umurunda değil nasıl hareket edilecekse nasıl düşünecek neye sevinip neye üzülecek se paket olarak alıyor. Öyle de yaşıyor.

Kimsenin görmediği nefsine esir şeytanın taraftar bulmada, yaşam tarzlarını kabul ettirmede zeminini hazır olduğu yerler, şerefli kahramanlıklarla insana yapılan hizmetlerin dünyaya örnek geçmişi veya bugünü ve geleceği ile ilgisi yok Sadece hedefsiz günübirlik ulaşacağı şeyler ona yeter. Bir de hangi çağda yaşıyoruz. Robotların, sanal yapılanmaların hazır oyunların hakim olduğu dünyada oyna yaşa her şey var diyor. Teslimiyetçi.

Bir de ilk, orta, lise, üniversitede hatta iş hayatında Avrupalılaşmak adı altında dünyanın hiçbir ülkenin yaşamada her şeyinin inkar edip başka bir ülkenin değerlerini, yaşam tarzını sorgulamadan kabul edip yaşayışlarını hayatına uygulamak isteyenler arasında. Bir de kendisini, varlığını inkar etmeden direnen ayakta duran yeni yeni hedefleri olan taklit inkar yerine geçmişiyle gurur duyan geleceğin dünyasına katkıda bulunmak için hedefler koyan, hayallerini hayata geçirmeye kararlı bir nesil. İlmin, teknolojinin, geleceğin projelerini hazırlayan bir nesil. 

Şeytanın elini kolunu sallayarak insanı değerimizi ayaklar altına almaya çalışırken vahyin müjdesi ile ayağa kalkan dirilen ben de varım diye ülkesi ile gurur duyan, ülkesine sığmayan dünyada bizde varız diye geleceği inşa eden emin adımlarla yürüyen mazlumların, çaresizlerin, yetimlerin duasını almış, içi içine sığmayan örnek nesil. Huzur, barış, adaletin hakim olacağı, ülkem ve dünyada senin de eserin olacak. Gelecek haklının, doğrunun ve Allah dostlarının dostluğuyla aydınlanacak.