Dolmuşları ne yapmalı?
Elektrik ve doğalgazın ardından akaryakıta gelen yüklü zamlar, en çok taşımacılık sektörünü olumsuz etkiledi.
Ve bu “etki” acı sonuçlar doğurmaya başladı.
Başkent’te özel toplu taşıma araçlarının perşembe günü kontak kapatması, en somut “sonuç”lardan biri olarak karşımızda duruyor.
Geçen yıl bu zamanlarda mazotun litresi 6.5-7 TL arasındaydı. Şimdi 22 TL’nin üzerinde. Bir yıl içinde yüzde 300’ün üzerinde zamlandı mazot. Benzin ve otogazda da durum aşağı yukarı böyle.
Zamlar taşımacılık sektörünün yakıt masrafını 3 katına çıkardı.
Bir süredir pek çok ilde olduğu gibi Ankara’da da özel toplu taşıma araçlarından “kontak açmakta zorlandıkları” yönünde açıklamalar geliyordu. “Yakıt zamları cebimizi yaktı, biniş ücretleri kurtarmıyor” diyorlardı.
Ve şu taleplerde bulunuyorlardı:
-Akaryakıtta KDV ve ÖTV muafiyeti getirilsin,
-Biniş ücretleri artırılsın,
-Aile Bakanlığı’nca belirlenen ücretsiz ve indirimli tarifelerden faydalanan yolcular için destekte bulunulsun.
Ankara Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanı Murat Yılmazer, biniş ücretlerine zam beklentilerini ise “Bizlerin eve ekmek götürebilmesi için minibüsün ve toplu taşımanın minimum 10 TL olması lazım” sözleriyle açıklıyordu.
Yılmazer taleplerinin karşılanmaması halinde istemeyerek de olsa kontak kapatmak zorunda kalacaklarını ifade ederken “Bu bir eylem değil, çaresizlik. Öncelikle Ankara halkından özür diliyoruz. Anlayış bekliyoruz…” diyordu.
En son geçtiğimiz hafta başı Bentderesi’nde ortak bir açıklama yapıp, “yetkililere Perşembe gününe kadar süre tanıdıklarını, bu süre içinde sorunlarına çözüm üretilmemesi halinde kontak kapatmak zorunda kalacaklarını” ilan ettiler.
Talepleriyle ilgili herhangi bir gelişme olmadı, dolmuş ve özel halk otobüsleri Perşembe günü sefere çıkmadı.
Ankara Büyükşehir, ek seferler koyarak açığı kapatmaya çalışmışsa da vatandaşın mağdur olmasının önüne geçilemedi.
Pek çok vatandaş o gün özel aracıyla gitti işine.
Pek çok vatandaş da duraklarda uzun süre boş EGO otobüsü bekledi.
Metro ve Ankaray’da yoğunluk daha da arttı.
Neticede vatandaşın ulaşım çilesi katlandı.
***
Peki, bu sorun nasıl çözülür?
En net çözüm elbette Hükümet’in akaryakıtta indirim yapması. Ama bu pek mümkün gözükmüyor.
Bu gibi durumlarda ilk başvurulan yöntem olan biniş ücretlerine zam yapılması düşünülecektir yine ama bu kez o da tam çözüm olmayabilir. Çünkü, biniş ücretlerini, yakıt zamları oranında artırmak demek, dolmuşun, otobüsün 15-20 TL olması demek ki, vatandaş için felaket olur. 5-6 TL olan dolmuş otobüs ücretleri 7-8 TL’ye yükseltilebilir belki ama bu bile vatandaşı zorlar, diğer taraftan dolmuş ve otobüsçüleri kesmez!
Bir diğer talep olan “ücretsiz ve indirimli tarifelerden faydalanan yolcular için destekte bulunulsun” konusunda ise, Aile Bakanlığı bir adım atar mı, bekleyip göreceğiz. Bu konuda ABB’nin bir desteğinin olacağı konuşuluyor. Dolmuş ve otobüsçüler ABB desteğini yeterli görür mü emin değilim.
***
Bu noktada şu soru aklıma geliyor:
Hazır kontak da kapatmışlarken, Başkent’te dolmuşçuluğa son vermeyi düşünemez miyiz?
Bence yakışmıyorlar artık, Başkent caddelerine, sokaklarına… Ve zaten ulaşımda akaryakıtın yerini doğalgaz ve elektrik alıyor artık.
Dolmuşlar hem görüntü hem çevre kirliliğine neden oluyorlar.
Ve hepsi değil elbette ancak bir kısmının “trafik kurallarını hiçe saymaları, yolculara kötü davranmaları, yolda ani duruş ve kalkışları ile insanların can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmaları” vatandaşa illallah ettirmektedir malum.
Bu nedenlerle Başkent’te dolmuşçuluğa son verecek bir formül düşünülse nasıl olur?
Sahipleri, şoförleri mağdur edilmeden kaldırılsa dolmuşlar; yerleri belediye otobüsleri ile doldurulsa?
Kötü mü olur?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.