İstanbul’da son dönemde yaşanan Taksici-UBER itişmesinin bir benzeri, Başkent’te başladı.
Konumuza geçmeden önce, “UBER nedir”, “UBER ne oluyor, nasıl çalışır” sorularının cevabını hatırlayalım:
İnternette pekçok SEO çalışmasına da konu olan UBER, akıllı telefon uygulaması üzerinden insanlara özel araç temin hizmeti verilmesidir. 

Uygulamayı akıllı telefonlarına yükleyen kullanıcılara, gidecekleri yerlere kadar eşlik edecek ulaşım aracı tespit etme, bulma, çağırma, fiyatını ve güzergahını belirleme hizmeti sunar. 
Kullanıcılar gidecekleri yere taksinin yanı sıra lüks araç, tekne ya da başka herhangi bir araç ile gitme seçeneklerine sahiptir. 
Paran varsa istediğini tercih edebilirsin.
Nereye gidileceği ilk etapta sisteme yazıldığı için şoföre nereye gideceğinizi tarif etmenize gerek yoktur, ücreti kredi kartı ile de ödenebilmektedir. 

Taksiciliğin epey gelişmişi ve şimdilik daha ziyade zenginler için cazip olan bir sistem anlayacağınız.
Türkiye’de ilk defa geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da hizmet vermeye başlayan UBER, ilerleyen zamanlarda diğer illere yayılacak gibi görünüyor. Özellikle turizm bölgelerine…
UBER’cilerin gelişi haliyle taksicilerin işini azaltmaya başladı.
Daha ziyade taksiciler UBER’cilere ateş püskürüyor; gördükleri yerde tepki gösterebiliyorlar.
İşte o medyada gördüğünüz UBER-Taksi kavgalarının nedeni bu.
Kim haklı, kim haksız takdir milletimizin deyip, Ankara’mızdaki olaya geçmek istiyorum.
Önceki gün gazetemizde yayınlanan haberden öğrenmiştim:
Pursaklar’da 4 Aralık’tan itibaren Özel Halk Otobüsü (ÖHO) seferleri başlayacaktı.
Büyükşehir’in bu kararını, Pursaklar Belediye Başkanı Çetin duyurmuştu.
Topu topu 10 adet ÖHO, Pursaklar ile Kızılay arasında sefer yapacaktı.

4 Aralık geldiğinde bakın ne oldu:
O hatta hizmet veren dolmuşçular, toplanıp “ÖHO istemiyoruz” eylemi yapıp, kontak kapattı. Eylemci dolmuşçular, ÖHO’ların hizmet vermesine de engel oldu.
Diğer taraftan ÖHO’lar zıpladı; iki grup karşı karşıya gelmiş oldu. 
Bir kıvılcımla büyük bir kavga başlayabilirdi, neyse ki polisimiz tedbir aldı. Pursaklar Kaymakamımız İhsan Kara da, durağa gelerek dolmuşçularla görüştü. Sabah yaşanan gerginliğin ardından dolmuşçular saat 09.30’dan sonra seferlere başlarken, ÖHO’lar ise Pursaklar’dan ayrılarak sefer yapamadı.

Dolmuşçular, ÖHO’ları istememe nedenlerini şöyle dile getiriyor: 
 “Vergiler, akaryakıt zamları, belediye otobüsleri, Çubuk, Akyurt ve Sirkeli’den gelen 2047 sayılı yasaya uymayan beyaz otobüsler ve trafik cezaları nedeniyle esnafın işleri zaten çok düşük. Ekonomik sıkıntılarımız çok. Pik saatlerde bile yolcu yok. Yolcuyu EGOotobüsleri ile beraber rahatlıkla taşıyoruz. 10 tane özel halk otobüsünü buraya gönderdiler. Bunlar 50-60 dolmuşa bedel. Yetkililerin duyarlı davranıp bize de sormaları lazım. İşimiz çok iyi olsa karşı çıkmayız. Onlar da kazansınlar biz de kazanalım. Ama şu anda ekmek yok. Bu otobüslerle ilgili mahkemeye de başvuracağız. 80 minibüs ortaklarla beraber 111 esnaf var. Ailelerle beraber 10 bin kişi geçiniyor. Bu otobüsler EGO’larla aynı güzergahta gidiyor. EGO’yla gitmek isteyen yine binebilir. Kazancımız yarı yarıya düştü. Mağduriyetimizi bildiriyoruz, ilk defa böyle bir pozisyona düştük yetkililerin çözüm sağlamasını istiyoruz.”
Dedikleri bu.

Ve bu dediklerine bakıldığında haklılık payları yok değil.
Bu noktada, Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girerek, konuyu tekrardan ele alması gerekmektedir.
Pursaklar’da devreye sokulan 10 ÖHO yeni mi, yoksa başka bir hattan mı buraya kaydırılmıştı, gerekçe neydi? 
Büyükşehir tüm bunları yeniden gözden geçirecektir ve bir orta yol bulunacaktır.
Aksi halde İstanbul gibi Başkentimiz de dolmuşçu-ÖHO’cu kavgaları ile gündeme gelmeye başlayacaktır ki,

Ankaramıza yakışmaz bu.
Aman ha.
Baştan orta yol formülü bulunup, uygulanmalı.