Dershaneler ve AYM’nin Dershane Kararı
Eğitim, çağdaş dünyada çözümü çağrıştırır. İster siyasi, ister, sosyal, ister ekonomik alanda milli bir mesele, problem varsa, ilk akla gelen çözüm eğitimdir. Ülkemizde ise eğitim sorunla eş anlamlı kullanılmaktadır.
Çağdaş dünyada çözümle eş anlamlı olan eğitim neden ülkemizde sorunu çağrıştırmaktadır? Anlaşılır bir biçimde soruyu cevaplamak mümkün. Çağdaş dünyada eğitim üç temel üzerine kurulmuştur.
-Eğitim politikaları bilimseldir. Çünkü bilim doğruların miyarıdır.
-Eğitim politikaları katılımcıdır. Eğitim bilimciler katılımcılığı “Bir ülkede yaşayan insanların sahip oldukları inanca göre çocuklarına eğitimi seçme hakkı” olarak tanımlamaktadırlar.
-Eğitimin üçüncü ve temel unsuru “Ölçme ve değerlendirme”dir.
Türk eğitim sistemi cumhuriyet döneminde çağdaş ve evrensel ölçülerin en az seviyede hiçbirine sahip olmamıştır. O sebeple eğitim çözüm yerine sorunla eş anlamlı kullanılmaktadır.
Son on üç yıllık sürede eğitimin iyileştirilmesi için son derece iyi niyetle adımlar atılmış ama sonuç alınamamıştır. Çünkü eğitimin zihniyet probleminin çözümü yerine, ayrıntı ile meşgul olunmuştur. Ayrıntılardan birisi de dershane meselesidir.
Dershaneler, asla asli unsuru değildir. Ticari kurumlardır. Anayasa ile kendisine verilen görevi yerine getiremeyen Bakanlık, görevini tüccara ihale etmiştir. Kısaca dershane bakkal, market, berber, terzi gibi algılanması gereken ticarethanelerdir.
Dershaneler başlangıçta geçici bir tedbir gibi algılanmış ama ilerleyen zaman ve taşıdığı ekonomik güç ile asli eğitim kurumları arasında yer almıştır.
2014 yılının Mart ayında Meclis’te yasalaşan 6528 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. CHP, yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması için AYM’ne başvuruda bulunmuştu. CHP’nin talebi doğrultusunda verilen İptal kararıyla, "Faal dershanelerle dönüşümünü tamamlamayan öğrenci etüt eğitim merkezlerinin faaliyetlerinin 1 Eylül 2015 tarihinde sona ereceğini, Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatındaki yöneticilerin yasanın yürürlüğe gireceği tarihte görevlerinin sona ereceği, dershane öğretmenlerinin KPSS şartı aranmaksızın sözlü sınavla öğretmen olarak devlet memuriyetine geçebilmesi" hükümleri de iptal etti.
İnternet üzerinden AYM’nin iptal kararını ve gerekçesini okumak istedim, ama imkân bulamadım. Basına yansıyan haberlerden edindiğim intiba, yasayı iptal eden Sayın üyelerin iki konuda bilgi noksanlığı ile karar verdikleri görülmektedir.
1.Kararda dershaneler eğitimin asli unsuru kabul edilmektedir. Dershanelerin eğitim kurumu kabul edilmesi son derece yanlış ve davaya esas kabul edilmemesi hukuki bir hatadır. Yüce Mahkeme kendi eliyle garip bir durum meydana getirmiştir.
2.Eğitim politikaları, Anayasa ile MEB’na verilmiştir. Sayın Mahkeme üyeleri bu asli göreve müdahale etmişlerdir. Karar bir bakıma yetki gaspıdır.
Konuyla ilgili söylenecek bir başka husus ise, MEB yetkililerinin, sorumluluklarının bir gereği olarak düşüncülerini, gerekçelerini ve görevlerini hakkıyla mahkeme nezdinde savunamamışlardır. Ki sonuçta böyle bir kararın istihsaline zemin hazırlamışlardır.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Sebepler bulunduktan sonra dertlerin tedavisi mümkün olacaktır. Ziira hastalığın sebebi ortaya koyulmadan tedavisine imkan yoktur.”
Nurettin Topçu, Ahlak Zinamı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.