Uğur Öğüt

Uğur Öğüt

Hakiki dava insanı

Hakiki dava insanı

Dava adamı, davasına inanan, davasını anlayan, davasını kendi hayatında fiilen yaşayan ve gücü nispetinde davasını başkalarına anlatan, itikat ve amel sahibi kimsedir.

Pratik hayatı, inandığı ve savunduğu dava ile çelişen ve çatışan bir kimse, dava adamı olamaz.

Rabbimiz, dava adamından kendi davasını nefsinde hâkim kılmasını istemekle birlikte, davasını kendi hayatına hâkim kılamamış, 'dava adamı taslağı'nı akılsızlıkla, ahmaklıkla vasıflandırmıştır.

İyiliğe davet edip de iyilikten kaçmak, iyilik yolunda olanlara karşı çıkmak, sadece dava adamlarında değil, bizzat davasının kendisinde şek ve şüphe afetlerinin belirmesine sebep olur.

Zaten umumi efkârı karıştıran, kalpleri şüpheye düşüren de budur.

Zira halk, bir kimseden güzel bir söz işitir de çirkin fiiller müşahede ederse, söz ile iş arasındaki bu ayrılıktan tereddüde kapılarak, itikadın ruhlarında alevlendirdiği meşaleler söner. İmanın kalplere serptiği nurlar kaybolur.

Söz ne kadar heyecanlı, ne kadar canip ve ebedi olursa olsun, inanan bir kalpten gelmedikçe sönüklükten kurtulamaz, ölüdür. Muhatabına tesir edemez.

Bir insan, ağzından çıkan sözün canlı bir tercümanı, konuştuğunun müşahhas bir numunesi olmadıkça, söylendiğinin hakiki bir temsilcisi olamaz.

Bir kimseye itimat eden de bulunmaz. Ancak bu hallerden kurtulup, içi ile dışı bir olduğu takdirde, sözler parlak, kelimeler cazip olmasa da, halkın imanı ve güveni temin edilebilir.

Zira o zaman kelimeler kuvvetini nağmelerden değil, bizzat hakikatten alır.

Sözün güzelliği parlaklığında değil, sadakatinden ötürüdür.

Bu nedenle diyoruz ki, dava adamı, kendi davasının canlı tercümanıdır.

Dava adamı, bir tarafta hayat havuzuna şeriat suyunu akıtırken, öbür tarafta havuzun çatlaklarından su kaçıran hırsız değildir.

Aksine dava adamı, kendi davasını insanlara kabul ettirmek için bizzat amelini şahit gösteren cengâverdir.

Şu bir hakikattir ki, bin kişi hakkında bir kişinin yaptığı iş, bir kişi hakkında bin kişinin söylediği sözden daha etkilidir.

Bundan ötürüdür ki, dava adamı kalden ziyade hâle önem veren ve ilahi teklifleri yaşama konusunda takvayı şekvaya tercih eden bir şahsiyetin sahibi olmuştur.

Davanın iktidarı, dava adamının fedakârlığı ile doğru orantılıdır davası uğrunda fedakârlık göstermeyen bir kimsenin, kendi davasının iktidarı konusunda ümit var olması, safi bir aldanıştan ibarettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR