Çocuk işçiye çözüm önerisi
Sevgililer Günü’nü hepimiz biliriz de… “Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü”nden kaçımız haberdarız acaba?
Aramızda “Böyle bir gün mü varmış” diyenler bile olabilir.
Haklılar elbet!
Sonuçta olaylar-günler halka, devletin ve medyanın görüp görmediği oranda yansıyor.
Değerli okurlar,
12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’dür.
Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında, dünyada gittikçe artan çocuk işçiliğine karşı farkındalık oluşturmak ve çocuk işçiliğine engel olmak amacıyla her yıl 12 Haziran tarihi, “Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü” ilan edilmiştir.
Türkiye olarak bu yılın 12 Haziran’ını; yani “Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü”nü de bir-iki kuru açıklama ile geçiştirmiş bulunuyoruz.
Sanki böyle bir sorunumuz yok. Oysa ülkemizde çocuk işçiliği yıldan yıla artmakta. Bu artışa paralel olarak ölümlü iş kazaları da tırmanışta. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin(İSİG) açıkladığı verilere göre, sadece 2019’un ilk 5 ayında 26 çocuk işçi yaşamını yitirdi.
“Çocuk işçi”den kasıt, 0-17 yaş aralığındaki çalışanlardır. 14 ve altı yaşındakiler yasal olarak asla çalışamazlar, çalıştırılamazlar. Çalışıyor-çalıştırılıyorlar ise tamamen kayıt dışıdır. (Bu yılın ilk 5 ayında yaşamını yitiren 26 çocuk işçiden 9’u 14 ve altında yaştakilerdir.)
15-17 yaş aralığındakilerin ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaları-çalıştırılmaları yasaktır. 2016 TÜİK verilerine göre 5 çocuktan 4’ü kayıt dışı çalışmaktadır.
Durum bu iken, ülkemizde çocukların iş gücüne katılım oranları artmaktadır.
TÜİK’in verilerine göre, yaş grubu 15-17 olan çocuklarda iş gücüne katılım oranı, 2017 yılında yüzde 20.3 iken, 2018 yılında 21.1’e yükselmiştir.
Bu ne anlama geliyor?
Cevabı TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken veriyor.
“Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü” münasebetiyle yaptığı açıklamada Palandöken, “Çocuklarımızın ekonomik nedenlerle çalışmak zorunda kaldıkları, bu nedenle okul hayatından uzaklaştıklarını ne yazık ki biz de çalışmalarımız sırasında gördük” diyor.
Son derece üzücü bir durum.
***
E tabi herkes okuyacak değil… Ve çocuklar okumasalar bile 18 yaşına kadar hiçbir işte çalışmayacaklar da değil…
Çalışabilirler, gerektiğinde çalışmalılar elbette. Küçük yaştan bir meslek sahibi olurlar böylelikle.
Fakat bu çalışma kayıt dışı olunca, işte orada bir durmalı.
Peki ne yapmalı?
İşte bu noktada çözüm mesleki eğitimden geçmektedir; olay mesleki eğitimin önemini ortaya koymaktadır.
Nitekim TESK Başkanı Palandöken de, çocuk işçiliği ile mücadele sürecinde, mesleki eğitimin öneminin her geçen gün arttığını fark ettiklerini söylüyor.
Başkan “Çocuklar mesleki eğitim yoluyla bir yandan ustalarının yanında pratik meslek eğitimi alırken, diğer yandan da yaşıtlarıyla birlikte okulda mesleğin teorik boyutunu öğreniyor. Böylece çocukların geleceklerine de yatırım yapma imkanı sunuluyor” diyor:
“Çocuk işçiliği ile mücadelede esnaf ve sanatkarlar kilit önem taşımaktadır. Biz Ahilik kültüründen gelen usta-çırak ilişkisinin çocuk işçiliğinin çözümünde kilit bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Aileler ekonomik nedenlerle çocuklarının da çalışmasına ve eve ekmek getirmesine ihtiyaç duyabiliyorlar. Bu nedenle çocuklarımız herhangi bir kayıt altına alınmadan, bir mesleği olmadan, okullarından da uzak kalarak çalışmak durumunda kalabiliyorlar. Böylece bir nesil kaybolup gidiyor. Oysa çocuklarımız ustalarının yanında meslek öğrenerek, okul yaşamından da kopmadan ve her türlü devlet desteğinden yararlanarak, sosyal güvenlik çatısı altında yer alarak para kazanabilecek durumdalar.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.