Cepheyi Terk Etmeyen Lider -2
Muhsin Başkan 12 Eylül hain darbesinden yaklaşık 5 ay sonrasında Ankara’da tutuklandı.
Mamak Cezaevinde sert işkencelere, yıldırma politikalarına rağmen direndi, cuntacılarla iş birliği yapmayı reddederek ülküdaşlarının arkasında dimdik durdu!
İDAMLA YARGILANDI!
220 Ülküdaşıyla beraber hain cuntanın idam listesinde adı vardı. 7,5 senelik cezaevi (işkence) hayatının 5,5 senesini hücrede geçirmesine rağmen tahliye talebinde bulunmadı. Bu olayı MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında avukatlık yapan Şerafettin Yılmaz şu şekilde anlatıyor:
‘’Avukatı sıfatıyla düzenli olarak görüşüyorduk. Yıllarca kendisi için tahliye talebinde bulunmama izin vermedi. Oysa ilerleyen aylarda birçok müvekkilim için yaptığım tahliye talepleri kabul edilmiş ve davanın önde gelen sanıklarından hemen hepsi tahliye edilmişti. Dört yıl sonra Muhsin Yazıcıoğlu’na kesin bir dille kendisi için de tahliye talebinde bulunacağımı söylediğimde bana aynen şöyle dedi:
Ağabey, arkadaşlarımız duruşma salonunda başlarını çevirdiklerinde beni de aralarında gördükleri sürece cezaevi onlar için yaşanabilir ortak bir mekân olarak görülüyor.
EĞER BEN TAHLİYE EDİLİRSEM İŞTE O ZAMAN ARKADAŞLARIMIZ İÇİN GERÇEK BİR ZİNDAN HAYATI BAŞLAYACAKTIR. ONLARIN YIKILMASINA FIRSAT VERMEYELİM. BIRAKIN BURADA KALAYIM!’’
- (İşte Dava adamlığı, işte gerçek liderlik anlayışı, işte ülküdaşlık hukuku. Şu yıllarda bu ülküdaşlık hukukunu, ahde vefayı ne kadar kaybetmiş olduğumuzu görmekten utanç duyduğumu bu satırlar arasında ifade etmek isterim.)
“Ben tahliye edilirsem arkadaşlar kendilerini yalnız hissederler. Bu zindandan en son çıkacak ben olmalıyım.” Diyerek işkence ve zulümle karşı karşıya kalmış ve ülküdaşlarını yalnız bırakmamak adına ödenebilecek en ağır bedelleri ödemiş Muhsin Yazıcıoğlu’na bugün bazı sahte milliyetçilerin açıktan söylemeyi göze alamayarak çirkin şeyler ima ettiklerini biliyor ve onlara da bu vesileyle demek istiyoruz ki; Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu ülkü ve bu dava için ödediği bedellerin binde birini ödeyemeyenler, Anadolu Cephesinden kaçarak Batı’nın Laiklik ve Sekülerlik kucağına oturanlar, şehit liderimizin adını pis ağızlarına almasınlar!
Anadolu Cephesini terk edip kendi milletine yabancılaşanlar ne Türk İslâm Ülküsünü ne Şehit Lider Muhsin Yazıcıoğlu’nu anlayabilirler.
Cepheyi terk etmeyen lider, zindanlarda ülküdaşlarının daimi moral kaynağı ve dayanağı oldu. Ülküdaşları cezaevinde yatarken kendisinin çıkmasını doğru bulmadığı için tahliye taleplerini reddetti. 5,5 senesi hücrede olmak üzere işkence ve zulümlerle toplamda 7,5 sene cezaevinde kaldı.
7 Nisan 1987 günü tahliye edilen Muhsin Yazıcıoğlu kendisiyle röportaj yapan bir gazeteciye duygularını anlatırken içeride hâlâ ülküdaşları bulunduğu için “Tahliyeme sevinemedim” diyordu. Bu sözleri 10 Nisan 1987 günkü Türkiye gazetesinde yer almıştı.
O, bu cepheyi hiç terk etmemişti! Elinde hangi imkân varsa onu vesile bilip sarıldı ve mücadele etti.
O, küfrü de çok iyi tanıyordu küfrün maşalarını da!
O, Anadolu Cephesinde bayrak düşmesin diye mücadele ederken şehit oldu!
‘’Ne kaderime küstüm ne devletime küstüm! Çünkü inanmak iman etmek varsa birşeye bedel neyse katlanıp; Yarabbi kahrında hoş lütfunda’’ diyen milli kahramanımızı unutmayın.
CEPHENİN ŞEHİT LİDERİNE EL- FATİHA!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.