Cehalet ve Hikmet
İslam; bir zamana, bir zümreye değil bütün zamanları ve mekânları kuşatan haliyle, insan ve cinlerin tamamına gönderilmiştir. Emirleri ve nehiyleri sadece emrolunduğu çağı değil bütün çağları kapsayıcı bir nitelik taşımaktadır. Bunun için de İslam yenilenemez, güncellenemez!
İslam ilk emriyle açıkça ortaya serdiği gibi cehaleti boğacak olan hikmetin adıdır! O, İslam ki dünyanın en güzel medeniyeti onunla inşa olmuştur!
Efendimizin ilk vahiyle insanlığın üzerine hikmet güneşini doğurduğu anda cehalet karanlığının babası “Ebu Cehil” de onun bu çabasına karşı tavrını almıştı. Dünyanın yaratıldığı günden bu yana devam eden cehaletle hikmetin savaşı, Efendimiz döneminde en şedid halini aldı diyebiliriz. Âlemlerin Efendisi, maddenin emrine verilerek köleleştirilen ruhları mana hakikatiyle hürriyetine kavuşturdu. Hürriyeti daha çok kazanmak sananların karşısında O her şeyini feda ederek, “her şeyin sahibi”ne köle olarak gerçek hürriyetin tadını insanlığa tattırdı. İnsan ne için ömrünü feda ediyorsa onun kölesidir! Bu tercihi yapmakta serbest olan insan iradesi, tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de para, mal, mülk, şöhret vs. yaratılmışlar için ömür tüketmektedir. Allah bizi ömrünü yolunda feda eden ve yalnız ona köle olan kullarından eylesin.
İslam sadece bir ritüeller bütünü veya bir totem dini değildir. Bugün Müslümanlığı bazıları sadece namaz kılmak, oruç tutmak bazıları ise sadece kol kesmek, kafa koparmaktan ibaret görüyor. Fakat İslam getirdiği nizamın tümüyle insanı “esfeli safilinden” “eşrefi mahlukata” taşıyan bir köprüdür. İslam’ın ahkâmı insana insan gibi, hayvana hayvan gibi, eşyaya eşya gibi muamele eder ve aralarındaki ilişkiyi bir hiyerarşiye göre düzenler. Akıl, şuur ve irade sahibi insan eşyanın ve hadiselerin sırrını anlamaya muktedir tek canlıdır. Ve bu yönüyle de Allah’ın yeryüzündeki halifesi olarak anılır.
Namazı eğilip kalkmak, orucu aç kalmak, zekâtı enayilik olarak görmeye başlayan günümüz insanı İslam’ın omurgasını oluşturan bu ibadetleri anlamlandıramadığı ve İslam’ın sosyal hayata dair mesajlarını algılayamadığı için bugün büyük bir buhran içerisindedir.
Orucun bize anlattığı açın hali, zekâtın bize öğrettiği paylaşma duygusu bugün insanlığın en fazla ihtiyaç duyduğu duygular değil midir? Veya İslam’ın yasakları zina, kumar, faiz vs. sosyal hayatımızı yerle bir eden olgular değil midir?
Günümüz insanı İslam güneşinin doğmadığı cahiliye cehaletini bugün iliklerine kadar hissediyor. Cehalet maddeye ruhunu kaptırmaktır. Fakat o günden bir farkla bugün İslam var ve cehaletle mücadele reçetesi elimizde…
Bugün cehaletle mücadele reçetesinin bize sunduğu tedavi merhum Necip Fazıl’ın da ifadesiyle budur;
“İslam yenilenemez. Anlayışı yenilemek gerekir. Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi… Aynayı yenilemek… Güneş yenilenmez, göz yenilenir!”
İnsanlığın gözünü yenileme cehdiyle, Rabbim güneşinin altından ayırmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.