Bugünün çağdaş firavunları
Yine içimizi titretecek, çaresizliğimizi yüzümüze çarpacak bir mesele… İnanıyorum ki bir annenin haksız yere dökülen gözyaşı, zalimlerin sahte şan ve şeref dolu saltanatlarından daha şerefli ve daha değerlidir. Geçtiğimiz günlerde Mısır’ın çağdaş (!) firavunu Sisi’nin kendi küfür düzeni ve sistemine muhalefetten idam ettiği gençlerden birinin idamdan önce annesine sarılışıyla ve annesinin feryatlarıyla yüreklerimiz dağlandı.
Şaşarız zalimlere ki Mü'min Suresi 52. ayette buyrulduğu üzere; “Zalimlere kendi mazeretlerinin hiçbir yarar sağlamayacağı gün; lanet de onlarındır, yurdun en kötüsü de” uyarısını dikkate almazlar da zulme devam ederler. Anaları babaları evlatlarından ayırırlar, Allah’ın hükmüyle hükmetmezler ve adaletsiz davranırlar. Merhametsiz kalpleri, bir an olsun masum bir çocuğun gözyaşından dahi titremez. Evet, şaşarız zalimlere! Dünya saltanatının baki olacağını sanırlar lâkin azapla geçecek ahiret hayatını unuturlar. Zalimle beraber olana da şaşarız, çünkü o dünyevi menfaatleri uğruna ahiretini satacak kadar ahmak bir tüccardır. Kârı, zararının karşısında zerre bile olmayan bu nasipsizlere sadece acıyoruz.
Merhamet, merhamet, merhamet! Ne büyük nimet! Ve merhamet nimetinin aciz yoksulları, elimizden duadan başka bir şey gelmediğinden sizi hesap gününün yüce sahibine havale ediyoruz. Şüphesiz Allah, hesap görücü olarak yeter!
Firavunun zindanlarında zulmedilen yüzlerce kadından birisi, düzmece mahkemede şu sözleriyle dünyaya hakkı haykırdı; “Bu gördüğünüz mahkeme bir gün tekrarlanacak. O gün hepimiz bugün gibi hazır olacağız. Sadece yerlerimiz değişecek. Güçlü olanla zayıf olanın yeri değişecek. Bugün siz hem dünyayı hem de ahireti kaybettiniz. Bizler, Allah’a hamdolsun hem dünyada hem ahirette kazanacağız. Sizler liderlere kulluk ederek dünyayı kaybettiniz. Allah'a hamdolsun bizler hem dünyayı hem ahireti kazandık. Sizlerin karşısında tek tek duracağız.
Sizler Firavunların askerlerisiniz! Allah firavunu helak edince beraberinde askerlerini de helak etti. Siz bugün bütün rütbelerinizle firavunun askerlerisiniz. İnşallah sırat üzerinde yan yana duracağız. Ve sizlerden tek tek soracağız. Her yaptığınız zulüm anının, bizleri ailemizden ayırdığınız anların hesabını... Çocukları için yas tutan ve de ciğeri yanan her baba için sizden tek tek soracağız. Ve diyeceğiz ki; Rabbimiz onlardan intikamımızı defalarca al. Ta ki gönlümüz ferah oluncaya dek.
Bugünleri hem dünyada hem de ahirette göreceksiniz. Allah'tan istiyorsunuz onların istemediğini. Bizler ahireti istiyoruz sizler ise dünyayı istiyorsunuz. Hem dünyanızı hem ahiretinizi sattınız. Bizler hem dünyada hem ahirette kazananlardan olacağız. Allah'ın ayetlerini göreceksiniz. İyi bakın ve görün, sizden öncekiler nasıl öldüler! Sonuçları nasıl oldu? Bakın dünyaya ve de zevaline, size kimsenin faydası olmayacak. Kıyamet gününde size ne Sisi'nin ne de Hüsnü Mübarek'in bir faydası olmayacak!”
İşte bir yanda mücahidler ve mücahideler, bir yanda kuklalar! Bir yanda hak, bir yanda batıl!
Özellikle İslâm ülkelerinin başlarına ve yönetim kadrolarına, İmam-ı Rabbani’nin şu sözlerini hatırlatmak faydalı olacaktır ki sapıtmasınlar; “Şayet yöneticinin sünnet-i seniyyeye geçerlilik kazandırma gibi bir hedefleri olmazsa, yöneticinin yakın çevresi de bu hususta gevşeklik gösterir ve birkaç günlük dünya hayatını ganimet bilirler. Bu durum en çok İslâm âleminin dervişlerine zor ve zifiri karanlık gelir…”
Ümmetin her coğrafyada, Necip Fazıl’ın şiirinde de söylediği gibi “Zindanda iki hece. Mehmed'im lafta!/ Baba katiliyle baban bir safta!” konumundaki masumlara yüce Mevla’m sabır versin. Zalimleri iflah etsin, iflah olmuyorlarsa kahru perişan etsin diyor; bu duaya iştirak etmenizi sizlerden temenni ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.