Devamlı amellerimizin takip edildiği, tercihlerin bize bırakıldığı imtihandayız. Canımız, çalışmalarımız, imkanlarımız yani emanetçiliğimizle kulluk görevini yaparsak rızaya, müjdeye kavuşacağız. Kulluk görevini yapmazsak azap, ateş bizi beklemektedir.

Hayırlı olmanın en belirgin vasfı insanlara, insanlığa faydalı olmaktır. Bir olmaktır. Diri olmaktır, millet olmaktır, örnek olmaktır. Yaptıklarımızın bir gün ödüllendirileceği müjdesi vardır. İnsanlara zararlı çalışmalarımızın da cezası olduğunu unutmayalım. Hakkın, doğrunun, rızanın safını seçmeliyiz.

Depolar ağzına kadar patatesle dolu iken stokçuluk yapar, fakir fukaranın milletin aç, açık kalmasının vebali omuzlarınızdadır. Biber tarlada üreticiden 2 liraya alıp 19 liraya sattırırsan, domates 1,5 lira iken insanlara 10 liraya yedirmeye kalkarsan her saldırıyı fırsata çevirmeye uğraşırsan, yoksula, çaresize zulmetmiş olursun. Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah’ı vardır.

Patates başına dert olur. O paradan fazlası masraf çıkar. Stokladıkların bir kısmı depoda çürür. Kaybedersin. İnsanların hayırlısı insanlığa faydalı olur vasfını kaybedersin. O insanların gün olur yardımına muhtaç olursun.

Cenazeni bile onlar kaldırır.

İnsan olmayı, kul olmayı unutmadan fırsatçılara fırsat vermemek için insanın insana destek olması, yardımcı olması zamanıdır.

Sadece ülkemde olanları değil dünyanın dört bir yanında aç açık çaresiz mazlumların çığlıklarına feryatlarına kulak verilmelidir. İmkanlarımız nispetinde çare olma yollarını sonuna kadar kullanmalıyız.

İsraf etmeyelim. Türkiye’de ortalama 110 milyon ekmek çıkıyor. Bunun %10’u israf oluyor. Hiçbir alanda israf etmeyelim. Büyüklerimiz sofraya düşen ekmek kırıntılarını parmaklarıyla toplar yerlerdi. O israfı önlemenin ilk işareti idi. İşin yoksa elektriği kapat, boşa akan musluğu kapat gibi hareketler israf etmemenin en güzel örneklerindendir.

Bunları çoğaltmalıyız.

Kullandığımız toplu iğnenin, tıraş olurken kullandığımız jileti atmayıp bir yıl biriktiğinde 5 milyon insan bunu yapsa, yaygınlaştıkça ülkeme katkısını düşünün. Hem israfı önlemeye katkı, hem de ülke ekonomisine katkı. Örnekler çoğaltılabilir.

O atık çalışmasının sırf kağıt kısmıyla bile ne kadar ağacın kesilmesini önlediğimizi düşünün. Bir taraftan da yeni ağaçlar dikilmeye devam ediyor. Ülkemizin çok paraya ihtiyacı var. IMF’ye borçlarımızı kapatmalıyız onun için de çok çalışmalıyı, ihtiyaçlarımızı karşılamalıyız dendiğinde bir öğrencinin harçlığını biriktirip Başbakan’a göndermesi gibi sayısız örnekler var.

Japonya ekonomik krize girince borçların tamamı ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim, üzerimdeki elbiseden başkasını giymeyeceğim kampanyası tutar. Japonya’nın bütün borçları ödenir.

Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde bitti dedikleri aziz milletim destanlar yazdıysa, 15 Temmuz’da var oluşunu, dirilişini gösterdiyse ekonomide tekrar dirilmemiz için ayağa kalkıp emin adımlarla geleceğe yürümek için bugün fedakarlık günüdür.

Her türlü tasarrufu yapıp katkıda bulunmalıyız. Kışın sivri biber 19 lira olduysa hiç düşünmeden boykot edip almamalıyız. Yaz yiyeceğini kışın yememe fedakarlığını göstermeliyiz. Tüketiciler olarak esas dersi, boykot ederek biz vermeliyiz.