Cumhurbaşkanımız Recep Tayip ERDOĞAN, hangi Batı ülkesine giderse gitsin PKK ve FETÖ militanı terörist grupların “TERÖRİST ERDOĞAN”, “KATİL ERDOĞAN”, “DİKTATÖR ERDOĞAN” ya da “FAŞİST ERDOĞAN” gibi sloganlarıyla karşılanıyor. Bu gruplara, bulundukları ülkelerin polisleri asla müdahale etmediği gibi bizim görevlilerimiz tepki verdiğinde de anında Türkiye Cumhuriyeti’nin tepki gösteren görevlilerine ve Devlet erkanına karşı saldırgan bir tutum takınıyorlar. Bu gibi tatsız hadiseler sosyal medyaya yansıdığında ise aynı terörist grupların uzantıları sürü halinde analı-avratlı, bol sinkaflı küfürlerle Cumhurbaşkanımıza, Devletimize, milletimize, askerimize, polisimize, bayrağımıza saldırıyorlar; bir nevî sosyal terör estiriyorlar. Özellikle youtube, twitter, facebook gibi batılı istihbarat servislerince kontrol edilen siteler zaten hepinizce malum olan mimli siteler. Bu gibi sitelerin yorumcularına bir de hurriyet.com.tr gibi haber sitelerinde ağza alınmayacak ifadelerle yorum yazan hastalıklı bir zihniyet eşlik ediyor. “Karargah Rahatsız” manşetiyle bardağı taşıran Doğan Medya’dan millî konularda hassasiyet beklemek boşuna olsa da en azından küfürlü paylaşımlara müsaade edilmemesini bekliyoruz; ama o da nafile.

Türkiye’ye karşı böylesine açık ve net şekilde düşmanlık sergileyen Batı dünyası içinde Amerika Birleşik Devletleri’ni ayrı bir kefeye koymak lazım. Her şeyden önce bütün terör örgütleri ABD tarafından kurulur, ABD tarafından beslenir, ABD tarafından en ağır silahlarla desteklenir. Artık bu gerçekler o kadar ayyuka çıktı ki bunları inkar edecek seviyede zeka geriliği gösterenleri akıl hastanesine yatırmak lazım. Çok değil bir sene önce ABD’nin Ankara Büyükelçisi “PYD’ye silah vermiyoruz” diye abuk subuk açıklama yapıyordu. Gelinen noktada ABD, PYD’ye silah vermeyi geçti, elinden gelse bütün genç ve güzel Amerikalı kadınları da bonus olarak gönderecek.

Daha da önemlisi madem artık maskeler düşüyor; madem Haçlıların kırıntısı vahşi Batı göstere göstere Müslüman Türkiye’ye düşmanlığını ilan ediyor; o hâlde El-Kaide gibi, Haşdi Şabi gibi, DEAŞ gibi kanlı terör örgütlerini de ABD’nin kurduğunu ve buna da NATO’yu alet ettiğini yüksek sesle açıklamanın zamanı gelmiştir. Hiç kimse 11 Eylül Saldırılarının terör saldırısı olduğuna inanmıyor. Amerika’nın kendi kamuoyu bile 11 Eylül’ün tiyatro olduğunu kabul ediyor. ABD; her istediği Devlet başkanını devirebileceğini, her istediğini yapabileceğini sanan şımarık bir çocuk olabilir. Ama yine hepimiz biliriz ki o şımarık şehir züppelerini tekme tokat dövüp sudan çıkmış balığa döndüren gürbüz köylü çocukları da vardır. İşte biz de o gürbüz köylü çocuğuyuz. Mecaz değil gerçek; son olarak 17 Mayıs 2017 günü, ABD’nin başkenti Washington’da PKK’lı ve FETÖ’cü teröristlerle birlikte onları korumaya çalışan Amerikalı polisleri sille tokat dövdük. ABD, ABD olalı bir Osmanlı tokadı yemiş oldu. ABD’ye ABD’de kafa tutmak, meydan okumak, olmadı adamakıllı dövmek kolay iş değildir azizim. Biz bunu başardık. Devamı gelecek mi, elbette gelecek!

Devamı gelecek derken; 1974’deki Kocatepe Hainliğinin, 1992’deki Muavenet Hainliğinin, 2003’deki Çuval Geçirme Hainliğinin, ülkemizi çalkantıya sürükleyen sayısız terör hadiselerinin, kanlı darbelerin ve daha birçok rezilliğin hesabı sorulacak! Öyle kolay, basit bir hesaptan bahsetmiyoruz… Washington’da iki Amerikan polisini dövmek evet önemlidir ama sadece küçük bir başlangıçtır.

Türk Milleti olarak Haçlı artığı Avrupa Birliği ülkelerinin ve Amerika Birleşik Devletlerinin yurdumuzda ve yurt dışında karıştırdığı haltların farkındayız; unutmuyoruz, not alıyoruz. Türkiye güçlendikçe daha çok çıldıracaklarını; Türkiye’yi ellerinde istedikleri gibi tutamamanın öfkesiyle hukuk mukuk tanımaz şekilde dengesizleşeceklerini de gayet açık şekilde tahmin ediyoruz. Ancak korkunun ecele faydası yoktur. Avrupa Birliği de Amerika Birleşik Devletleri de büyük bir kaosa doğru sürüklenmektedir. Türkiye gibi kendilerine diklenen ülkelere insan hakları dersi vermeye kalkışan bu terör coğrafyaları; kendi yaktıkları ateşte yanacak; kendi kazdıkları kuyulara düşecek. Tabi bir de bunların içimizdeki işbirlikçileri var. Onlar da her daim hırlamaya, havlamaya devam edecektir. Lakin it ürür, kervan yürür!

Bu yazı; tüm Amerika Birleşik Devletlerine ve Avrupa Birliği ülkelerine açıkça bir meydan okumadır. Haçlı artığı olduğunuzun, zihniyetinizin hiç değişmediğinin farkındayız. Ama şunu unutmayın ki biz de hâlâ Osmanlı zihniyetindeyiz. Yakalarsak parçalarız. Üstelik bu sefer 1683’deki gibi kurtulamazsınız da..! Atilla önünde diz çöküp yalvaran Papa’ya acıdığımız gibi de tekrar acımayacağız. Siz tarihten ders çıkarmış olabilirsiniz ama emin olunuz biz de çok ders çıkardık. Artık size haddinizi bildiren bir Türkiye var. Ayağınızı denk alın.