Bir liseli videosundan çıkanlar…
Olay bir lisede yaşanmış.
Öğretmen ders anlatmaya çalışıyor…
Öğrenci, dinlememekte kararlı.
Yaptıkları edepsizlikleri bir de kayıt altına almışlar.
Bakanlığın ne “millisi”, ne “eğitimi”, ne de öğretimi kalmış.
Din kültürünün ve ahlakın sükut ettiği derste öğretmenin ne anlatmaya çalıştığını anlamak için videoyu dikkat kesilerek bir kez daha seyrettim.
Konu İslam’da adalet…
Cuma günleri hocaefendinin hutbeden inerken okuduğu Nahl suresinin 90. Ayetinin “Şüphesiz Allah adaleti…” ilk emrinin Peygamber efendimiz tarafından nasıl yorumlandığını gösteren o olayı anlatıyor.
“Peygamberimize (s.a.v) Kureyş kabilesinden, asil soydan Fatıma isimli bir kadın getirirler.
Kadın hırsızlık yapmıştır ve cezalandırılacaktır. Kureyş’liler araya Peygamber
Efendimiz’in çok sevdiği Sahabeden Hz. Usame’yi koyarak iltimas etmek, Fatıma’yı cezadan kurtarmak isterler.
Bu tavır, bu durum Peygamber Efendimize o kadar ağır gelir ki, hemen
şunları söyler: “ Ey insanlar! Geçmiş milletlerin ne yüzden yollarını sapıttığını biliyor musunuz? Onların asilzadeleri bir şey çalsa onu bırakırlar, zayıfları çalarsa onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, böylesine adi bir işi Mahzum kabilesinin Fatıma’sı değil de kızım Fatıma yapmış olsa idi, muhakkak onun da elini keserdim.”
Lütfen burada Davutoğlu’nun “Kim milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa kim harama bulaşırsa kardeşimiz de olsa onun kolunu koparmaya kararlıyız.” sözlerini de hatırlayınız.
Ayetin devamı “… iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor” şeklinde.
Sıralamaya dikkat…
AKP vekili Mehmet Metiner’in kendini savunduğu gibi “akrabaları, yakınları koruyup kollamak” emrin 3. sırasında. Yorumlamasının yanlışlığı tabii ki ortada, söze gerek yok.
Müthiş bir gazetecilik!!! olayına da şimdi imzamı atacağım.
Eskiden hutbe sonrası o ayetin meali verilmez, hocaefendi minberden iner, mihraba yönelirdi.
Sonraları çıktı bu adet. Açtım caminin hocasına telefon “bu iş ne zaman başladı?” diye sordum. 1990 yılların ortalarına doğruymuş.
Bu işin içinde de şu meşhur, her taşın altından çıkarılan!!! “paralel yapı!!!” var mı diye de merak ettim. Sora sora Bağdat bulunurmuş. Ben de merakımı bu yöntemle giderdim.
Meğer yıllarca Fethullah Gülen Hocaefendi, her hutbe sonrasında bu ayetin mealini verip, kısa tefsirini yapıyormuş.
Diyanet, bana göre Hocaefendi’yi örnek almış, uygulamaya geçmiş. Metiner, her Cuma bu ayetin mealini dinleye dinleye aklında yer etmemiş olsaydı “Akrabalarınızı kayırıyorsunuz” suçlamalarına böyle cevap vermezdi değil mi?
Hocaefendi’nin hutbesini de merak ettim. Allah’tan google var. O hutbelerden birini buldum, dinledim. Bana enteresan geldi.
Ayeti yanlış yorumlamasını eleştiren Kırklareli Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık’a soruşturma açılması için baskı yaptığı iddia edilen Metiner, Diyanet’e de baskı yapar mı?
Ne de olsa her Cuma, hutbe sonunda Metiner’in “akrabayı koruyup kollamayı” ne şekilde yorumlayıp uyguladığı hatırlanacak…
Kaldırırlarsa şaşırmam, siz de şaşırmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.