Bayramımız bayram ola!
Neşe, huzur, mutluluk ve sükûn…
Bayramlar İslam coğrafyası içerisinde toplumları bir araya getiren umudun ve ümidin dipdiri bir şekilde evreni kuşattığı eşsiz anların ismidir.
30 gün boyunca orucuyla, teravihiyle, sadakasıyla, fitresiyle, okunan hatmi şerifleriyle ve diğer ibadetlerle dolu dolu yaşamaya gayret ettiğimiz Ramazan ayı gelişiyle içimizde bayram sevinci yaşatırken gidişiyle de ardında bir bayram bıraktı ve bizlere en güzel şekilde veda etti.
25 yıllık hayat tecrübemde bir gün ‘nerede o eski bayramlar’ diyeceğimi hiç hayal etmezdim. Çünkü benim hatırladığım ve daim olmasını istediğim bayram, şu an yaşadığımız bayramlardan çok uzakta kaldı. Çocukluğumda tüm akrabaların iç içe olduğu bayram sofralarını hatırlıyorum. Herkesin birbirini sevgiyle kucakladığı, küslerin barıştığı, kimsenin bir diğerine kötü konuşmadığı ve kahkahaların ruhumuzu doyumsuz bir hazza ulaştırdığı bayramlardan söz ediyorum. Şimdi çevreme, aileme, dostlarıma baktığımda çalacak tek kapının olmaması büyümekten mi yoksa değerlerimizi yitirmekten mi kaynaklanıyor emin değilim.
Küçükken yorganımızın başına iliştirdiğimiz bayramlıkları giyebilmek için heyecandan uyuyamadığımız ve sabahın olmasını iple çektiğimiz bayram günlerinde, daha kuşlar yeni yeni ötmeye başlarken dahi o şenlik hissedilir, herkesin adeta ağzı kulaklarına varırdı. Biz ise büyümüşte küçülmüş edamızı yanımıza alarak sokak sokak, kapı kapı koşaradım dolaşır, bir gülümsemenin karnımızda uçurduğu kelebekleri yakalamaya çalışırdık.
“Bayramımız bayram ola a dostlar” diye seslendiğim bu sokakların sessiz kalması içime garip bir hüznü de iliştiriyor. Sanki herkes buradaymış da kapıyı açan yokmuş gibi. Bir lezzeti, bir değeri kalmamış gibi. Sanki anlatacak her şey geçmişin tozlu raflarına kaldırılmış gibi…
Hep böyle olur sanıyordum biliyor musunuz?
Her bayram aynı şeyi hisseder, o kelebekleri hep yakalamak isterim sanıyordum. Bakıyorum ve görüyorum ki elle tutulur hiçbir yanı kalmamış. Sokaklar sessizleşmiş. Sevgiler azalmış, akrabalık ilişkileri yitirilmiş, gönül almak bile çıkara bürünmüş. Samimiyetsiz sofralar, samimiyetsiz muhabbetlerle dört tarafımız çevrelenmiş.
Şimdi bu bayram nasıl hissediyorum, inanın bende bilmiyorum ama bildiğim tek şey ne kadar bayram geçerse geçsin içimdeki umudun ateşi hiç sönmeden yanacak ve ben bu umudu her daim diri tutacağım.
Umudun, yaşamanın ve hayatın gönül penceresi en güzel bayramları inşa edebilmek, değerlerimizi her zaman diri tutarak yaşatabilmek temennisiyle.
Tüm okuyucularıma sevdikleriyle birlikte ağızlarının tadının hiç bozulmadan şeker tadında sağlıklı, huzurlu nice güzel bayramlar dilerim.
Bayramımız bayram ola a dostlar!