Ülkemizin basın özgürlüğü endeksi sıralamasında, 180 ülke arasında 149’uncu ülke olması tebrik edilebilecek bir durum değil. Elbette sıralama olarak daha iyi seviyelerde olmamız gerekiyor diye düşünüyorum ve bu düşüncemin sonuna kadar arkasındayım.

Basın özgürlüğü endeksi sıralamasının açıklanmasıyla beraber “özgür değiliz” diyenler ve “özgürüz” diyenler birbirine girmiş durumda. Ancak bu konuda en büyük iş “gazetecilere” ve “basın patronlarına” düşüyor.

Haberi, okunması için değil de, haberi haber değeri taşıdığı için “manşetlere” taşımak en doğru karar olacaktır. Halkı oyalan ve mağdur eden içerikleri; değil haber diye yazmak, halk arasında dedikodu olarak yaymak bile çok kötü bir düşüncenin önünün açılmasına neden olacaktır.

Basın her zaman net ve hür olmalı. Güzel bir gelecek inşa etmek istiyorsak, özgürlük düşüncelerinin arkasına sığınıp, “kısıtlamaların” yoğun olduğu bir gün yaşamak saçmalık olacaktır.

Daha önce birkaç defa dile getirmiş olduğum gibi, yine aynı şekilde tekrar etmek isterim ki; basın net olmalıdır. Elbette vatanın ve milletin bağımsızlığına olumsuz anlamda etki edecek içerikleri “haber” diye yazmanın arkasında değilim.

Isıtılıp, ısıtılıp sunulan içeriklerin basın özgürlüğüne etki etmesi ve halkın düşüncelerini olumsuz etkilemesini desteklemediğim gibi, bu şekilde ömür sürdüren “içerik oluşumlarının” gelecek yıllar açısından güzel bir iz bırakacağını düşünmüyorum.

Tarih her zaman “doğruluğu ve dürüstlüğü” yazmıştır. Elbette tarihimizde “doğu ve net” olmayanlar da yer almıştır ama uzun ömürlü olmak istiyorsak, doğruluktan şaşmamak gerekiyor.
Bu vesileyle, basın özgürlüğü endeksinde daha iyi seviyelere geleceğimizi ümit ediyor. Fikirlere ve düşüncelere saygı duyulmasını temenni ediyorum…