Bal gibi fırsatı tepmeyelim
Dünyada Türkiye’nin en fazla bal üreten ikinci ülke olduğunu biliyor muydunuz?
Ve dünya çam balı üretiminin yüzde 92’sinin ülkemizde gerçekleştiğini?..
Evet bal üretiminde gayet iyiyiz. Fakat ihracatta öyle değiliz. Ülkemiz dünya bal üretiminde dünya 2.’si iken, ihracatta yüzde 1,2’lik oranla 19’uncu sıradadır.
Oysa dünyanın bir numaralı bal ihracatçısı da biz olabiliriz.
Çünkü Türkiye arıcılık için Allah vergisi çok zengin bir bitki örtüsüne sahip.
Bilimsel verilere göre, dünya genelinde bilinen 27 bal arısının 6 alt türünün Anadolu’da bulunmasından dolayı ülkemiz çok önemli bir gen merkezidir.
Türkiye 9 ay arıcılık üretim faaliyetlerinin yapılabildiği bir ülkedir.
En fazla üretimi yapılan illerimiz sıralamasında Muğla, Sivas ve Ordu başta gelmektedir.
Ülkemiz dünyanın önde gelen bal üretim merkezlerinden olmasına rağmen, ihracat sıralamasında çok gerilerdeyiz.
2020 rakamlarına göre, ihraç miktarımız binde 6’lardadır.
2019’a kadar böyleydi fakat son dönemde yaşanan kuraklık ile yangınlar ve seller maalesef bal üretimimizi de vurdu.
İlk bakışta ne alaka diye düşünülebilir ama kazın ayağı hiçte öyle değil.
Kuraklık nedeniyle bal üreticilerimiz 2020 yılında ciddi zarar görmüştür.
2021’de ise, kızılçam ormanlarında meydana gelen yangınlar ve basralı sahaların büyük çoğunluğunun yanması çam balı üretimine büyük darbe vurmuştur. Bu yangınlar gelecek yıllardaki çam balı üretimini de olumsuz etkileyecektir.
Sektör temsilcilerinden Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin saha çalışmalarına göre, bu sene bal üretiminde çok ciddi düşüşler olacak.
Bal üretiminin gerçekleşmesi bir yana, şu sıralar yaşam mücadelesi veren arıların, bu mücadeleden gelecek sezona sağlıklı çıkmaları bile zor görülüyor.
Bu nedenle Eylül-Ekim aylarında başlayacak koloni çöküşlerinin kaçınılmaz olacağı ifade ediliyor.
Bu noktada, bal üreticilerinin felaketlerden en az zararla çıkmaları ve geleceğe umutla bakabilmeleri için taleplerinin karşılanması gerektiğinin altı çiziliyor.
Peki nedir bu talepler?
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, açıkladı:
***Yangından zarar gören alanlarda yapılacak yeni orman plantasyonunda arı varlığı gözetilerek planlama yapılmalı, belli aralıklarla bal ormanlarının dikilmesi ve çoğaltılması sağlanmalıdır.
***Yanan basralı sahaların yerine bu yıla özel olarak Millî Emlak arazileri bal üretimine açılmalı ve Kuşadası Millî Parkı çam balı üretimi için kullandırılmalıdır.
***2021 yılında özellikle kuraklığın etkisinin hissedilir derecede olması, ülkemizde çayır-mera ve orman alanlarında yapılan üretimi olumsuz yönde etkilemiştir.
***Ballı bitki florası arının bal veriminde artışa neden olmaktadır. Bu konuda çalışma başlatılmalı, bu bitkilerin ekimi teşvik edilmelidir.
***Kestane kanserine maruz kalan ağaçlar rehabilite edilerek yeniden dikim sağlanmalı, gerekirse kestane ormanları kurulmalıdır.
***Ve doğal afete maruz kalan arıcılara şeker desteği verilmeli ve kovan başına verilen destek de yüzde yüz artırılmalıdır.
***Yetiştiricilere arı otu tohumu, ilaç, arıcılık malzemesi, ekipman ve makine desteği verilmelidir.
***Doğal afete maruz kalan arıcılara yem desteği sağlanmalıdır.
***Bal üreticilerine nakliye için mazot desteği verilmelidir.
***Doğal afetlerden etkilenen üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmeli, borçları uzun vadeli yapılandırılmalıdır.
***Yeni kredi çekmek isteyen doğal afet ve yangından etkilenmiş üreticilerimize de düşük faizli kredi kullanımı sağlanmalıdır.
Bunlar yapılmazsa, bal üretimimiz ciddi oranda düşecek, bugüne kadar hiç değilse kendi kendimize yetiyorduk, bundan sonra o da olmayacaktır.
Haliyle de bal fiyatları artacak, sahte bal satıcılarına fırsat doğacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.