Ahlaki Yozlaşma
Ekonomi bozuldukça bazı ahlak sorunları da baş göstermeye başladı. Aslında hep vardı da şimdi daha aleni ve korkusuz yapılır oldu desek daha doğru olur. Bazı kesimler ülkenin yaşadığı sancılı süreçleri sürekli dış güçlere bağlıyor. Bazısı da bununla dalga geçiyor. Aslında ekonominin bozuk olmasının sebebi nasıl ülkemizdeki siyasiler ise ahlak yozlaşmasının sebebi de yine kendi içimizdekiler. Şimdi bırakalım dış güçleri falan da içimizdeki yozlaşmalara odaklanalım.
İstanbul’da aşı usulsüzlüğü ile alakalı operasyonda üçü hemşire altı kişi yakalanmıştı. Özel hastane çalışanı bazı hemşirelerin onlarca doz korona virüs aşısını yapmış gibi göstererek, sattığı ortaya çıkmıştı. Hatta bazı kişilere de yarım doz aşı vurmuşlardı. Şimdi bu yozlaşmanın ne gibi bir açıklaması olabilir. Mesela, bu olay sadece İstanbul’da çalışan birkaç sağlık personelinin mi aklına geldi? Sadece onlar mı yaptı? Hiç sanmıyorum. Ekonominin bu kadar kötüye gittiği, herkesin para için her şeyi yaptığı şu devirde eminim birçok ilde bu tarz şeyler yaşanmıştır. Sadece tespit edilememiştir.
Yine bir yozlaşma örneği de bir üniversite rektörünün üniversite bütçesinden yaptığı harcamalar. Sayıştay’ın raporuna göre rektör, üniversiteye ait konuta; jakuzi, sinek öldürücü, balon salıncak, elektrikli süpürge, piknik termos, budama testeresi, LED ışıklı makyaj aynası ve robot duş seti almış. Malzemelerin tamamı için üniversite bütçesini kullanmış. Ne rektör ama! Jakuzi ve makyaj aynasının eğitime katkısını test etmek istemiş. Balon salıncakta sallanmadan eğitime katkı veremiyor, termossuz dışarı çıkamıyormuş. Tabi bunlarsız da yapardı lakin üniversitenin bütçesi olmasaydı. Bunu yapan ilk rektör müydü? Hayır. Peki, son rektör mü olacak? Hayır…
Mesela Sayıştay üniversite hastanelerinin mali yapılarına ilişkin hazırladığı raporda, kanser ilaçlarının gümrükten giriş fiyatı ile Türkiye’de satış fiyatı arasında 46 kat fark olduğunu ortaya koydu. Gözlerinizi kapatın, aradaki kar marjını düşünün. Peki, bu açıklanan sadece bir kalem. Bunun gibi binlerce kalem üründen kaçı böyle? Allah bilir…
Bunlar ve daha niceleri yaz yaz bitmez. Bizim sadece siyasi, ekonomik vb. gibi sorunlarımız yok ki. Bizim en başta ahlak sorunumuz var. Devletin malı deniz yemeyen keriz, diye aptal bir cümlenin peşine takılmış on binlerce insan yüzünden ülkenin geldiği hâl ortada. Yazık.
[email protected]
Emrah Özcan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.