“Asgari”de maksimum sömürü!
Sene sonu geliyor ve yeni yılın asgari ücretinin belirlenmesi süreci çoktandır başlamış durumda.
Epeydir yine medyamız asgari ücret haberleriyle dolu… “Şu kadar olacak”, “bu kadar olacak”, “falanca sendika başkanı şunu dedi”, “filanca bakan şu açıklamayı yaptı”, “hükümetin teklifi belli oldu…” başlıklarından geçilmiyor.
Bir medya mensubu olarak bu haberler hayli canımı sıkıyor, asgari ücretliler adına üzülüyorum.
Çünkü sanmıyorum ki, asgari ücret hassasiyetinden yapılıyor bu haberler…
Bence dert çok başka…
Garibanın zam ümidini bir de medyamız sömürmüş oluyor; içi boş haberlerine, merak uyandıran başlıkları sayesinde tıklatıp, reklamlarını göstererek…
Anlayacağınız asıl niyet tık yani reyting, reklam gösterimi ve gelir elde etmek…
Haftalarca sürüyor bu böyle.
Ümit ve merakları üzerinden reyting sağlanan gariban asgari ücretlilerle resmen eğlenilmiş de olunuyor…
Bir gün önce yazdıkları, bir gün sonra yazdıklarıyla 180 derece zıtlık taşıyabiliyor. Tutarsızlıkları, yalan/yanlış haber vermiş olmaları hiç yüzlerini kızartmıyor.
Diğer taraftan işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin görüşme trafiği yürüyor… Belli aralıklarla toplantı üstüne toplantı, açıklama üstüne açıklama…
Ve bu toplantılar, suya sabuna dokunmayan açıklamalar yukarıda dile getirdiğim medya organları, internet siteleri için “çok kıymetli tık sömürü malzemesi” olarak tepe tepe kullanılıyor.
O malum toplantılar, açıklamalar bu sömürü sürecine hizmet ediyor adeta.
Sonuç?
Milyonlarca asgari ücretlinin ümitle, heyecanla beklediği yeni rakamın açıklanması yılsonunu buluyor.
Niye böyle, neden haftalarca gündemde tutuluyor, neden hızlıca karara bağlanmıyor bu mesele?
Birileri hemen “Taraflarca müzakereler uzayabiliyor, hemen uzlaşı sağlanamıyor” demesin, yemezler.
Hükümetlerin yetkileri tek başına her şeye yetiyor da, asgari ücreti belirlemeye mi yetmiyor ki; işçi ve işveren sendikalarının görüşlerini alıyor uzun uzun?.. Onların görüşleri elbette önemli ama neticede kararı veren, son rakamı belirleyen hükümetlerdir.
Ülkede ekonomik durum yani büyüme-küçülme rakamları, enflasyon verileri, çarşı pazarda durum, halkın refah düzeyi bellidir. Devletin gelirleri giderleri de bellidir…
Devletin başındaki iktidarlar bu veriler ışığında halkına en uygun olanını takdir eder. Ülke ekonomimiz kötü ise, ona göre bir artış olur, iyi ise ona göre bir artış olur. Veya herşey yerli yerinde duruyordur, hiç artışa gerek duyulmaz.
Ama söz konusu asgari ücret oldu mu böyle yapılmıyor! İşveren ile işçi temsilcilerini karşı karşıya getiren asıl yetkililer, kendileri ise arabuluculuğa soyunup, sorumluluk almaktan kaçınıyor. Ve açıklamalar ile adeta “Asgari ücreti biz belirlemiyoruz, işçi ve işveren sendikaları belirliyor” mesajı veriliyor.
Tıpkı EPDK’nın son açıklamasında görüldüğü gibi:
Dövizdeki yükseliş neticesinde akaryakıta üst üste zamlar yapılıyor.
EPDK çıkmış “Akaryakıt piyasamızdaki fiyat hareketleri serbest piyasa koşullarında, kamu otoritesinin herhangi bir müdahalesi ya da kararı olmadan oluşmaktadır” diyor.
Nasıl yani? Sen yapmıyorsun, siyasi iktidar yapmıyor peki kim yapıyor bu zamları kardeşim? Vatandaşın aklıyla bu kadar da alay edilmez ki… Gerçekçi olunmalı. Neyse o. Şu üç günlük yalan dünyada herşey oy değildir. Bu yanlışlara biran önce son verilmelidir.
Velhasıl:
Süreç uzadıkça asgari ücretliler, bir yandan medya tarafından ümitleri sömürülürken, diğer yandan yeni rakama alıştırılmış; “Buna da şükür” noktasına getirilmiş oluyorlar bana göre.
Ve bu durum çok zoruma gidiyor; üzülüyorum, kızıyorum…
Oysa gerçekçi olmak, gerçekleri söylemek samimiyet göstergesidir… Aziz milletimiz fedakardır, vefalıdır; yeter ki karşısındaki samimi ve iyi niyetli olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.