Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

Anarşinin Esası ve İçyüzü 

Anarşinin Esası ve İçyüzü 

Son zamanlarda ki yazılarımda milletçe karşı olduğumuz antitezlerimizden kısaca bahsettik. Bugün bu antitezlerimizin, ülkemizde ve dünya da bir sonucu olarak ortaya çıkan anarşiden bahsedeceğiz.
    Anarşi, toplumun bireyleri arasında bir çözülme ve dağılma olayıdır ve toplumda kargaşa ortamı yaratır. Sosyologlar, ekonomistler, psikologlar ve devlet adamları anarşinin dünya da giderek büyümesinden şikâyet etmekte, sorunu çözebilmek için araştırmalar yapmakta ve bu sorunla mücadele etmektedir.
   Kimilerine göre, insan nüfusunun ve yoğunluğunun hızla artması sonucu kitlelerin kontrolün zorlaştığından; kimileri, gelişen ve sürekli değişen teknolojik üretim aletlerinin ve ilişkilerin sosyal yapıyı hızlı bir değişime götürmesi sebebi ile kitlelerin yeni bir üst yapı ihtiyacı içinde eski mülkiyet münasebetlerine saldırıya geçmesinden; kimileri, geleneksel değerlerin oluşturduğu bunalımdan kurtulmak, yenilik ihtiyacı için geçmişi tahrip ederek daha özgür bir hayat biçimine özlem duymalarından; kimileri, milletler arası kültür temaslarının artması ve bu temaslar sonucunda ortaya çıkan çatışmalardan; kimileri de emperyalist devletlerin ve güçlerin az gelişmiş ve zayıf olan ülkelere karşı hazırlamış olduğu plan ve oyunlardan şikâyet etmekte ve anarşinin kaynağını bunlardan biri veya birçoğu olduğunu savunmaktadır. 
   Tüm bu ihtimaller de doğruluk payı vardır. Özellikle, sosyal hayatı çok faktörlü ve çok yönlü olarak ele alanlar için her ihtimalde bir hakikat payı mutlaka vardır. Fakat şu veya bu sebepten, fark etmez, gerçek olan anarşinin bir otorite buhranı olduğudur. Maurice Duverger’in ifadesi ile “ Dünyada mevcut birçok anayasa, tamamen göstermeliktir, hatta mevcut rejimi gizleyen bir paravan vazifesi görürler. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, kardeşlik, hürriyet, barış, dostluk, insan sevgisi… gibi parlak sözlerin ve nutukların arkasında haksızlık, zulüm, imtiyaz, esaret, savaş ve düşmanlık, birer acı gerçek olarak cirit oynamaktadır.” 
     Bizim görüşümüze göre anarşi materyalizmin çöküşüdür. Çünkü materyalist zihniyet, kafalardan ve gönüllerden Allah sevgisi ve otoritesini sökünce başarıya ulaşacağını sanıyordu.  O, insanlık tarihi boyunca, insaları sahte putlar ve tanrıların esaretinden ve toplumlar üstünde kanlı otorite kurmak isteyen zalimlerin pençesinden kurtararak, yalnızca Allah’a kul olmalarını sağlayan şanlı peygamberleri yalancılık ile Onların mukaddes tebliğlerini birer afyon olmakla lekelediler. Böylelikle toplumları aldattılar ve onları birer boşluğa sürüklediler. Şimdi ise toplumları nasıl toplayacaklarını bilememekte, polis devletleri veya kendi elleri ile inşaa ettikleri kızıl putları göstererek düzeni sağlamaya ve korumaya çalışmaktadırlar. 
     Günümüzde, kapitalist materyalizmin yonttuğu faydacı tanrısına tapan batı dünyası ile komünizmin yonttuğu proletarya diktatörlüğü putuna zorla boyun büktürülen kitleler alkolün, cinsi sapıklığın, cinnetin, fuhşun, terörün, cinayetin, soygunun… doğurduğu karışık ve olumsuz heyecanlar ile tatmin aramaktadır. Allah’ı kafasından ve vicdanında silen herkes azgın ve yıkıcı olmakta, tam bir otorite boşluğu içinde kendisi ile boğuşmaktadır. Sahte putlar ve tanrılar onu tatmin etmekte yetersiz kalmakta, idare etme ve edebilme kabiliyetini kaybetmektedir. Kişilerin, kitlelerin, sınıfların ve toplumların anayasa adını verdiği kurallara uymamakta ve saygı duymamaktadır. Bu kuralların birer paravan olduğunu ise çok iyi görmektedir. Tam bir bencillik içinde boğuşan materyalist insanların samimiyetine inanmamakta, milli ve manevi değerler karşısında ikiyüzlü (riyakâr) tavırlardan iğrenmektedir. Hatta Nietzche gibi zıvanadan çıkıp “ tanrı öldü, tanrı benim” diye çılgınlar gibi nara atmakta veya isyanı tanrılaştıran, şeytana tapan zümrelerin ellerine düşmektedir. 
       İslam ülkesi olan ülkemde dahi, bu kargaşa ve hengâmeden kurtulmak isteyen insanlığa tavsiyemiz şudur: Şanlı ve yüce kurtarıcı Peygamber Efendimiz, Hazret-i Muhammed (S.A.S)’e koşun. O’nu anlayın ve yaşayın. Ayrıca bu Şanlı Peygamberi anlamayanlara sesleniyorum, anlamıyorsanız hiç olmazsa O’na giden yolları kesmeyin…
Selametle…
                                                                                                               Mehmet YILDIRIM 

  
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR