Anadolu Şair Kaynar Şairlerse Anadolu
"Öyle diğer birçok yazar, şair gibi İstanbullarda tanınmış; yazar, bilgin, şair ya da devlet adamı bir aileden gelmedim. Anadoluluyum... Güneydoğu Anadolulu" diyordu Sezai Karakoç kendini tanıtırken. Çoğu gibi tepeden bakmaz, iç çekerek habire bir takım bilgisizlikten ötürü halkına isyan etmezdi bilakis ben tamda onların merkezindeyim demeyi bir görev bilir idi. Bazı nedenlerden ötürü okul okuyamamış Anadolu insanına cahil demek yerine diriliş ruhuyla öğrenmeyi öğrenmek üzerine kafa yormuş ve ümmetçi tavırla bir şahsiyet edinmiştir kendisine. Bizler öğrenmeyi öğrendikçe böyle ufuk açan, nesillere tesir eden insanlara memleketimizin muhtaç olduğunu açıkça görmekteyiz. Kendisi ile aynı soyadı taşımış bir diğer üstat Abdürrahim Karakoç gibi yüce Anadolu’nun bağrından süt emmiş, burcu burcu memleket sevdası kokan mütefekkir bir şairi uğurladık. Tabi dünyalık düşünenler böyle büyük zatlar öldü diye yakınır veya başka kim kaldı bu devirde derler. Halbuki bu göçün, Mevlana dilinde ölümün düğün günü olmasından ne farkı olabilir.
Sezai Karakoç 'diriliş' kavramının patentini almıştır adeta. Kendisine göre "Diriliş bir hakikat akımıdır". Her bir fert bu hakikati kendi içinde yaşatmalıdır. Bugün yaşanan manevi çöküntü, çocukların bir şeyler öğrendiği ilk okuldan kaynaklıdır yani evinden. Ebeveynlerin çocuklarına ahlaklı, izzetli bir duruşu öğretmemesi ve maneviyat eğitimi vermemesi vicdanlarını sızlatmıyor. Göz göre göre ceddini tanımayan, yaşadığı dinin gereklerini öğrenmekten ve yapmaktan kaçan, okumayan bir kuşak yetişmiş oluyor. İşte böyle önemli şahsiyetlerimizin, düşünürlerimizin yaşadıkları ömür bizlere birer ders olarak kalıyor. Merhum Karakoç'un Diriliş nesli dediği bugün hiç yok denemez elbette ama kendini bu konuda sorumlu hisseden kişi çok az. Bu ders niteliğindeki yaşamları örnek alıp tevekkül ve tefekkür üzere nesiller yetişmesine ön ayak olmalıyız. Sezai Karakoç ve Diriliş ruhunu elbet İslam’ın oğlu anlar ve yaşatır evvel Allah ama islamoğlu ne bilsin...
Memleketin hemen hemen her yaşta insanına, her mezhebine, her bölgesine hitap edebilen ender şahıslardandı o. Tamda bu yüzden kitapları, kütüphanelerin baş köşelerinde ve şiirleri hafızalarda olacaktır.
Düz hazır, yeri hazır göçenin
Lütf-ü ikram ile bade içenin
Tevekkelisi yoktur toyken dahi
Kırk saati hızırla geçenin