Anadolu 3
Bilindiği üzere büyük İstanbul depremi yılardır ülkemizin gündeminden hiç çıkmamakla beraber, bu konu üzerinde süregelen tartışmalar maalesef bir icraate dönüşmemektedir. İstanbul, ülkemizin en kalabalık ili olmakla beraber, içerisinde yaşayan halkın bir kısmı yabancılardan oluşmaktadır. Büyük İstanbul depreminden en az hasarla çıkmak için şehir nüfusunun da azaltılması planlanmaktadır. Bu yönde yapılan çalışmalarda yalnızca Türk nüfusun azaltılması yönündedir. Buna örnek olarak yazı memleketinde geçirenleri teşvik etmeyi, ev ve kira fiyatlarını, yabancılara olan konut satışını gösterebiliriz. İstanbul’u Türksüzleştirme politikası hızla ilerlemektedir. Şehirde yaşayan onca yabancı millet dururken Türk’lerin şehirden ayrılmasını planlamak bizlere başka bir açıklama şansı yaratmamaktadır. Ayrıca sosyal medyada yürütülen İstanbul’u terk etme furyası da bu işin bir parçasıdır. Bu işin başka bir boyutu… Ancak öncelikli hedef yaşayanları göndermek değil, gelenleri engellemek olmalıdır. Bunun da tek çaresi Anadolu’dur.
Anadolu’da iş imkânlarının sınırlı olması sebebiyle yıllardır Anadolu’da yaşayan halkımız İstanbul’a göç etmektedir. Bu durumda göç eden halkı suçlamak işin kolay kısmıdır. Çünkü Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u feth etmesiyle beraber, Anadolu halkı ikinci plana atılmış, yatırımlar İstanbul’a yönlendirilmiştir. II. Abdülhamid ve Gazi Mustafa Kemal dışında o dönemden itibaren Anadolu’da gözle görülür bir ilerleme sağlanamamıştır. Bu dünün bugünün konusu değil yüzyıllardır süregelen bir süreçtir.
İstanbul’a göçü engellemenin tek çözümü Anadolu’ya gerekli önemi ve desteği sağlamaktır. Amerika’yı yeniden keşfetmenin bir gereği de yoktur. Bilindiği üzere Avrupa’nın birçok noktasında yatırımlar ülkenin tamamına yayılmış, Almanya’nın en ücra köşesinde bile üretim faaliyetleri devam etmiştir. Ancak ülkemizde sanayileşme sadece Marmara bölgesine indirgenmiştir. Bu durum Anadolu köylerinde nüfusu yok etmiş, üretimi, tarımı ve hayvancılığı durma noktasına getirmiştir.
Bir an önce Anadolu’da yeni bir atılım başlatılmalı, köylerin içine kadar üretim tesisleri kurulmalı, bölgede yaşayan halk üretime teşvik edilmelidir. İnsanlar köylerini bırakıp, İstanbul’a gitmek zorunda bırakılmamalıdır. İzmir’den Ağrı’ya kadar bir iş ordusu üretilmelidir. Bu sayede İstanbul’a olan göçler bitecek hatta tersine göç başlayacaktır.
İstanbul bizlere Sultan Mehmed’in emanetidir. Bu kadim şehir ne zengin turistlerin, ne de göçmen mültecilerindir. Aziz Türk Milleti bu şehri feth etmek için zamanında çok bedel ödemiştir. İstanbul’u parayla geri almak isteyenlere en büyük dersi yine Türk Milleti verecektir. Bilinmelidir ki paralı turistler de, mültecilerde bu şehre öylesine gelmemektedir. Türk Milleti artık derin uykudan uyanmalıdır. Zira “Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır”