Muhammed Gömük
AKHİSAR’DA CUMHURBAŞKANIMIZIN İDEALLERİNE İNANMAYAN BİR VERGİ DAİRESİ MÜDÜRÜAKHİSAR’DA CUMHURBAŞKANIMIZIN İDEALLERİNE İNANMAYAN BİR VERGİ DAİRESİ MÜDÜRÜ
Bu satırları okuyanlar ve beni tanıyanlar çok iyi bilir ki hayatım terörle, haksızlıklarla ve milletime yapılan saldırılarla mücadele ederek geçmiştir.
15 Temmuz’un sene-i devriyesinde söz konusu saldırılara bir yenisi daha eklenmiştir.
Manisa Akhisar Organize Sanayi Bölgesi Kayalıoğlu Mahallesi 2. Cadde No:6/8’de faaliyet gösteren Güney Alkollü İçecekler Sanayi Ticaret A.Ş.’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanıyım. Zincirleme istihdamla satış pazarlama ağında da görev alan çalışanlarla birlikte 300 kişiye ekmek parası kazandırmaktayız. 100 milyonluk yatırım bütçesiyle kurulan fabrikamızda işgücü eğitim programıyla bölge gençlerine iş imkânı sağlanıp, her geçen gün ülke ekonomisine katkıda bulunmak için çalışmaktayız. Aynı zamanda kökü çok eskilere dayanan Fetullahçı Terör Örgütüyle Sivil Mücadele Platformunun resmi uzantısı niteliğindeki Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği’nin (TAYDER) kurucusu ve Başkanıyım. Bir de araştırmacı yazar kimliğiyle şu ana değin FETÖ temalı 10 adet kitabı yayımlanmış bir Türk vatandaşıyım. Yüzlerce kişiye istihdam sağlayıp, pandemi süresince kimseyi işten çıkarmadan ülke ekonomisine katkıda bulunmak için milyonlarca lira harcayarak kurduğumuz fabrikamızı ayakta tutmak için çaba göstermekteyim.
Bir taraftan da pandemi sürecinde devletimizin pandemi ile mücadelesine destek vererek şükürler olsun ki milletimize ve devletimize karşı sosyal sorumluluğumu yerine getirmiş olmanın huzurunu duymaktayım.
Dünyayı saran COVID19 felaketinde devletimiz ne kadar etkilendiyse süreçten maalesef biz de o kadar etkilendik. Devlet iş dünyasının içine düştüğü sıkıntıyı anlayıp elinden geldiğince destek olurken, Akhisar Vergi Dairesinin önümüze böyle bir engel ve set çekmesi anlaşılabilir değil. Pandemi sürecinde üretimimiz durmak zorunda kaldı ve 2020 Mart Ayı ortasından bu yana şişeleme ekibimizi izne çıkarmamız gerekti. Çeklerini peşin aldığımız otellerin iptal olan siparişlerini satamadık. Pandemi öncesi sattığımız ürünleri ise otellerden iade almak zorunda kaldık. Vadesi gelen çeklerimiz ödenmedi ve tüm dünyada olduğu gibi biz de bu süreçten olumsuz etkilendik ve hâliyle bu zor koşullarda yatırımlarımızı ayakta tutabilmek için büyük çaba gösterdik ve göstermeye devam ediyoruz.
Otellerin açılmasıyla birlikte yeniden ayağa kalkmak ve yıpranan şirketimizi toparlayabilmek için depomuzda satılmayı bekleyen ürünlerimizi bir an önce satıp vergi borcumuzu ödemeye ve yüzlerce çalışanın evine ekmek götürebilmesi için fabrikamızı canlandırmaya azmetmiştik ki şimdi de başka platformlardaki mücadelemizin konusu olup fabrikayla hiç alakası bulunmayan bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık.
6 Temmuz 2020 tarihinde fabrikamızı denetlemeye gelen Akhisar Vergi Dairesi Yetkilileri tarafından fabrikamızda yarı mamul halde bulunan bandrolsüz şişeler Emniyet Müdürlüğüne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele şubesine şikâyet edildi. Emniyet Yetkilileri tarafından fabrikamız aynı gün tekrar denetlendi ve TAPDK’dan görüş alınarak üretim alanında yarı mamul bandrolsüz ürün bulunmasının adli ve idari bir yaptırım gerektirmediği bilgisi teyit edilerek emniyet görevlileri fabrikadan ayrıldı. Gerçekten de henüz imalatı tamamlanmamış bir ürün için bandrolden bahsedilemez.
Her zaman çalışanlarıma da şunu söylemişimdir: “Eğer bizi denetlemeye gelmezlerse bu ülkede FETÖ’cü ve benzeri teröristlere malzeme çıkar bu teröristler devletimizi milletimizi sömürür, o yüzden bizi denetleyen yetkililer eksik olmasın, bizim gibi tüm işletmeleri denetlesinler. Bizi denetlemeye geliyorlarsa sevinin, mutlu olun, devletimizin tüm kanalları iş başında olduğu için bu durumdan yüksünmeyin, bizim alnımız açık, yüzümüz pek. Bu denetimler olsun ki bilmediğimiz bir hatamız varsa da bilelim düzeltelim.”
Hep bu mantıkla çalışıyoruz. Buraya kadar hiçbir sorun yok; alkollü içecek üreten bir fabrika elbette denetlenecektir. Ancak denetime gelen vergi memurları ofisimdeki raflarda gördükleri FETÖ ile ilgili yazdığım kitaplardan rahatsız olup çalışanlarımı sorguya çekiyor:
“Bu kitapların burada işi ne?”
“Bu kitapları kim yazdı?”
FETÖ’nün Jandarma Yapılanması, FETÖ’nün Emniyet Yapılanması, FETÖ’nün Medya Yapılanması, FETÖ Ana Dava İddianamesi, Ajan Misyonerlerin Türkiye’de Yıkıcı Bölücü Faaliyetleri… Kitaplar bunlar. Sırf bu yüzden çalışanlarım çapraz sorguya alınıyor, hem de maliyeden gelen memurlar tarafından!
TAYDER tanıtım dosyasının kurduğum ve işlettiğim fabrikada bulunması gayet doğaldır. Vergi Dairesi görevlileri fabrikamı denetlemeye gelip odamda gördükleri kitapları sorgulamakla görevli değildir. FETÖ’nün iç yüzünü anlattığım kitaplarım sebebiyle çalışma arkadaşlarıma psikolojik şiddet uygulanması kabul edilebilir bir davranış değildir.
Bütün bunların akabinde çok manidar ki 15 Temmuz’dan bir gün önce 14 Temmuz 2020 tarihinde ve sanki bir hafta önce 6 Temmuz tarihinde denetim olmamış gibi fabrikada bandrollenmeyi bekleyen ve imalat süreci tamamlanmamış 16.674 şişe ürün için tekrar denetime gelinmiştir. Ve yine aynı tavırlar gözlemlenmiştir. Hemen belirteyim fabrikanın saatte 27.000 şişe üretim kapasitesi vardır ve 16.774 rakamı gerçekten devede kulaktır.
Türkiye’nin neresinde vergi tahsilatında jandarma ve polis gücü kullanılmaktadır?
Bu defa aklımıza şu gelmektedir: MİT tırları kumpasında FETÖ’cü savcılar önce Emniyeti işbirliğine davet etmişlerdi, onlardan yüz bulamayınca Jandarma içindeki FETÖ’cü klikleri devreye sokarak kumpas için düğmeye basmışlardı. Bizim olayımızda da Emniyet mensupları ısrarla suça konu bir durum olmadığını ve bu nedenle müdahaleye yetkili olmadıklarını bildirdiği için vergi memurları fabrikamıza operasyon düzenlenmesi için Jandarmadan yardım talep etmişlerdir. Jandarmayı hangi gerekçe ile ikna etmişler onu bilemeyiz. Yasa dışı bir operasyona kamunun ve kolluk kuvvetlerinin gücü alet edilmiştir ki bu model Cumhurbaşkanımızın tasvip ettiği model değildir ve bir hata yapılmıştır. Akhisar Vergi Dairesinin hatasına rağmen emniyet ve jandarma hukuk sınırları içinde duyarlılık göstermiştir ki tüm emniyet ve jandarma ekiplerine huzurlarınızda teşekkürü borç bilirim ve Akhisar Vergi Dairesi’nin bu karalama operasyonuna kamunun dikkatini çekmek isterim.
FETÖ’cü teröristiyle amansız bir mücadele yürüten bir patronun fabrikasında tek kuruş vergi alacağı kalmamıştır ve kalmaz da…
Bu noktada açık bulamayanlar, 6 Temmuzda sanki hiç denetlenmemişiz gibi 14 Temmuz’da aynı yarı mamul ürünleri tekrar denetime gelmiştir.
İlgili Yönetmeliğin 13’üncü maddesi 6 fıkrası uyarınca; alkollü içkiler bandrollü olarak piyasaya arz edilir. Piyasa arz ise mal ve hizmetlerin belirli bir zamanda belirli bir fiyattan satışa sunulmasıdır. Fabrikanın üretim alanında bulunan ürünler henüz yarı mamul niteliğindedir.
Kaldı ki fabrikadan direkt satış yapılmamakta, üretilip sevkiyata hazır hale geldikten sonra ürünler bandrollü olarak fabrikadan depomuza sevk edilmektedir. Fabrika alanında bandrollenmemiş halde bulunan şahit numune şişeleri de mevcuttur ki bunlar üretim parti numaralarıyla kalite kontrol departmanı tarafından her parti üretimden alınan şahit numunelerdir. O halde bandrolsüz yarı mamul sayılan ürünlerin fabrika alanında bulundurulması suç ise bu şahit numune şişelerinin bulundurulması da suç sayılacaktır. Bir parti üretim hazırlanırken 10 tonluk tankta likör üretimi yapıyorsanız ürünü o tanktan boşaltmanız ve likör gibi tankta beklemeye tahammülü olmayan şekerli bir ürünü şişelemeniz gerekir. Kısıtlı tedarik edebildiğimiz ve yeni üretici olduğumuz için sadece faturalandırdığımız kadar bandrol alabildiğimiz Vergi Dairesi yetkililerine tankta beklemeye tahammülü olmayan ürünlerimiz şişelenerek bandrol alma sürecinde yarı mamul olarak bekletmek zorunda olduğumuz defalarca anlatılmıştır. Hatta bandrol alımımız kısıtlandığı için Ankara Gelirler İdaresi Müdürlüğü’ne yaptığımız bandrol taleplerimizde de bu konu dile getirilmiştir ve işçilik maliyetini arttırdığı, üretim hattımızı iki kez oyaladığı, şişeleme ekibimizde bu sebeple kısıtlamaya gitmek zorunda kaldığımız, bandrol talebimizin gecikmesiyle ilgili mağduriyetimiz defalarca anlatılmıştır.
Pandemi süreci başlamadan hemen önce 8 milyon küsur TL tutarında vergi ödemiş biri olmama rağmen pandemi nedeniyle ödemesi geciken vergi tahakkukum da bahane edilerek çok manidardır bir tarihte 15 Temmuz günü Akhisar Jandarma Karakolunda ifadem alınmıştır.
İmalatı tamamlanmamış 16.674 şişe ürün sebebiyle Manisa Valiliği, İlçe Jandarma Komutanları, KOM, ihtiyar heyeti ve Akhisar’daki tüm birimler gereksiz yere meşgul edilmiştir. Fabrikamızda üretim alanında Mart Ayı’ndan bu yana bekletilen ve bandrol almayı bekleyen yarı mamul ürünler için yediemin işlemi yapılması; şirketime, çalışma arkadaşlarıma ve şahsıma yönelik maksatlı bir itibarsızlaştırma operasyonundan başka bir şey değildir.
Bu konuda tek bir haber yapılması halinde hepsine teker teker dava açacağımı, mücadeleci kişiliğimle bu haksızlık karşısında asla susmayacağımı ve her platformda bunu anlatacağımı bilmelidirler ki çalışma arkadaşlarıma yaptıkları psikolojik şiddetin, yerleşkemizdeki itibarsızlaştırma operasyonunun bedelini ödettirmek; ne emeklerle kurduğum fabrikama, kendime ve çalışanlarıma karşı boynumun borcudur.
Kamu gücünü kullanarak yasa dışı mafyatik yöntemlerle fabrikama baskın yapan, üstelik bunu yaparken de kolluk güçlerini kullanan Akhisar Vergi Dairesi Müdürlüğünü kamuoyunun takdirine arz ediyorum.
Güney Alkollü İçecekler San. Tic. A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
Ve Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği Başkanı
Muhammed GÖMÜK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.