Değer yargılarımızı küçümseyenler, ben sizdenim deyip fitneyle toplumun içine ayırımcılık sokanların, hesabınız ağırdır uyarayım. Bizim tek birlikteliğimiz var o da Allah’ın çizdiği yolda yürümek... Aksi teferruattır.

Doğal olan ve insan doğasından gelen tek kaynak budur. Bu kaynak Kuranın emrettiği, İslam’ın çizdiği yoldur. Kuran’ın emrettiklerini, icat edilmiş kanılarla şekillendirmek istediler. Hiç kimsenin hiç kimseye üstünlüğü yoktur sözünü unutarak... Şimdi parçalara bölünmüş durumdayız. Kürt ve Türk, Alevi ve Sünni gibi imana ve İslam’a saldırı niteliğinde olan konular etrafında birleştiler. Birleşenler kimler? Kardeşiz diyen, Müslüman’ız diyen, kutsal kitabımızın yazmadığını adeta uydurulan kanılarla hayata geçirmeye çalışanlar. Hayata geçiriliyorsa bazılarının kutsal kitabında yazan kurallar işliyor demek değil midir? Bu kitap Kuran değilse hangi kitaptır…Bizim kitabımızda yazmayanlar oluyor…Bir kadın acımasızca öldürülüyor, bir bebek acımasızca yakılıyor, bir bayrak acımasızca çiğneniyor... Bunu yapan hangi kutsal kitapta yazanı icraata döküyor merak ettiniz mi? Türklerin olduğu bir ülke değil burası, burası Müslüman bir ülke... Ayırımcılıktan uzak, sadece iman ve hakikatlerle yol almamız gerekiyor.
Fakat hamasi ifadelerden dolayı işin sadece edebiyatını yapmakla meşgulüz... İcra kısmı gerçekleşmeden çok uzak... Bu ülkede sorunlar birikiyor, işçiler, memurlar, emekliler bir beklenti içinde... Hepsinin tek derdi, sosyal dengenin, ekonomik özgürlüğün, sosyal refahın oluşmasını istemek... 
Bu istek kırmaya, dökmeye, incitmeye gerek duymayacak şekilde sonuçlanabilecek bir istek... Peki bizler neler yapıyoruz. Ülkeler sokaklarda yıkılır diyerek sosyal dengemizi altüst ediyoruz. Adliye saraylarının içine girip bombalar patlatıyoruz, askerliğe giden gençlerimizi taşlatıyor, adına PKK diyoruz. Sizce bunları yapan biz miyiz? Yoksa empoze edilenlerin, etki altında kalanların, satılmış olanların 80 Milyona ödetmek istediği bir bedelleri mi var? 2023 kıymetli bir tarih... Bu tarih normal şekilde ulaşıldığında anlamlı olacaktır. Fakat aynı zaman 2023 İsrail gibi bir devletin hayallerine ulaşıp- ulaşmama da ki son zamanlarıdır. 2023 İsrail için Filistin’i elde etmedir, arz edildiğini sanılan toprakların elde edilme hissidir. Ve elde edilmezse kutsal kitaplarının güvenilirliğini tekrar konuşma yılıdır. Kısaca Tevrat’ın bozulan bir kitap olduğuna inanmalarını sağlayan bir yıl olacaktır.

Peki, bizimle ne ilgisi var?

İlgisi şu; Ortadoğu’da üç saç ayağı bulunmakta, bunlardan biri İsrail, Diğeri İran ve diğeri de Türkiye, üst akıl bu ülkelerin her zaman bir birlerine karşı görünmesini, sürekli bir düşmanlık içerisinde olmasını arzu eder. Fakat İsrail ne kadar Amerika sevdalısıysa, İran da o kadar Amerikan sevdalısıdır. Bu işin kilit noktasında kalan ülkesi ise Türkiye'dir. Türkiyesiz bir Ortadoğu planı asla işlemeyecektir. Bir yerde Yahudi olanlar, diğer yerde Şia olanlar... Bu iki inanç modeli Ortadoğu üzerinde etkisiz kısık bir ses olacaktır. Fakat Türkiye ikna edilirse, Ortadoğu konusunda Osmanlı hilafetini halen elinde bulunduran Türkiye sayesinde tek tek hedeflere ulaşılacaktır.
Burada açık yüreklilikle şunu belirtmem de fayda var... Bu ülke 2002 yılında Allah’ın sevdiği bir ülke olduğunu ispat etmiştir. Aksi olsaydı, koalisyonlar devam edecek, ülkeye şer odakları hâkim olacaktı. Dualarla korunan, nice alimlerin yattığı bu topraklar, asaletine uygun bir liderle farklı bir yol izledi. Her zaman bilinen klasik kelimeyi tekrar hatırlatıyorum, her asır bir lider yaratır, işte kurtuluş savasındaki lider ne kadar Mustafa Kemal ise, ikinci kurtuluş savaşımız 2002 ve sonrasıdır. Bize yansıtmadan 2002 yılından bu yana bu ülke bir savaş halinde... Dışarıdaki saldırılar, topla tüfekle değil belki ama iş birlikçiler, devleti içten fetih etmeye çalışan Truvalar sayesinde ülke elde edilmek istendi.  Bazılarının gücüne gider belki ama Ak Parti bu ülkenin namusunu 2002 den sonra bir daha kurtardı. Olmasaydı ne olurdu? İSRAİL-İRAN TÜRKİYE Ortadoğu’da kandan beslenen Avrupa’ya hizmetkâr olacaktı...