Afyon Nelere Kadir!
Adam Smith’in 1776’da Ulusların Zenginliği’ni yazdığı vakitlerde dahi Doğu’nun görkemi Avrupalıların gözlerini kamaştırıyordu.
Özellikle Çin, dünyanın en zengin, en çalışkan, en kültürlü ülkelerinden biri olarak görülüyordu. Adam Smith, ‘Böyle bir uygarlık yerinde saysa bile geriye gidemez’ diyordu. Ancak gitti. Üstelik Adam Smith’in doğup büyüdüğü topraklardan gelen sarı oğlanlar yaptı bunu. İngilizler… Silahları ise afyondu.
13. yy Marco Polo’dan bu yana Çin’in zenginliği Batı’nın ağzını sulandırmıştır. Ancak 19. yüzyılda İngilizler Çin pazarına girmek istedikleri vakit bir sorunla karşı karşıya kaldı.
Çin, Avrupa’nın istediği her şeyi üretebiliyordu.
Fakat Avrupa Çin’in talep edeceği bir şey üretmiyordu.
Bu sorun İngilizlere engel olamazdı tabi.
Çinlilerin talep edecekleri bir ürün sunmaları gerekiyordu.
Kendi talebini getiren bir üründen yana kullandılar tercihlerini.
Afyon!
İlk iş sömürge Hindistan’da afyon ekmeye başladılar.
Uyuşturucudan kıyak ticaret mi var!
Eskobar, İngiliz Hükümetinin yanında halt etmiş!
Takvim yaprakları 1810 yılını gösterirken, Hindistan’dan Çin’e 1 yılda 325 ton kaçak uyuşturucu giriyordu.
Yüzyıllar boyunca ticaret fazlası veren, her sene arpası fazla gelen Çin borçlandı. Cari açık aldı başını gitti. Yetişemediler paranın uçuşuna, tutamadılar ellerinde.
Baktılar olmuyor ülkelerine uyuşturucu girişini engellemeye çalıştılar.
Tabi İngilizler boş durmadı. 1839 yılında ‘bağımlılık hakkı engellenemez’ bahanesiyle savaş açtı Çinlilere.
Çinliler pek tırsmadı bu savaş ilanından.
Binlerce yıl önce Türkler tarafından toprakları kısmen işgal edilmiş, bir ara Moğollarla cebelleşmiş, bunun dışında Çin Seddi’ne ihtiyaç bile duymamışlar.
Tehdit oluşturabilecek bir rakipleri olmamış hiç.
7 bin mil öteden gelen İngiliz gemilerinden korkacak hali yoktu tabi.
Çin dünyanın en kalabalık ülkesi ne de olsa.
Kağıt, barut ve pusulayı bulmuşlar ama bu icatların Avrupa’da nasıl ölümcül silahlara dönüştürüldüğünün farkında değiller.
Bir bilseler olacakları bulmadan kaybederlerdi bu icatları. O derece!
Savaşın kısa süreceğini düşündü Çin.
Hesapları şuydu: Bu İngilizlerin çok güçlü topları ve çok büyük gemileri var evet. Ama çok uzun bir yoldan geliyorlar. İkmal yapamazlar. Tek yenilgi onların sonu demektir. Arkası gelmez.
Gel gör ki hesap tutmadı. Çarpışmalar 3 yıl sürdü.
3 yılın sonunda Çin pes etti, masaya oturdular.
Sonuç: Çin, tazminat ödedi İngilizlere.
Yetmedi, birkaç limanı afyon ticaretine açmak zorunda kaldılar.
Yetmedi, Hong Kong adasını İngilizlere verdiler.
Kısacası Çin perişan oldu.
Ancak İngilizlere yine yetmedi…
1857’de ikinci bir savaş başlattılar. Çin’i daha fazla limanı afyon ticaretine açmak için zorladılar.
Çin kabul etti.
Yine tatmin olmadılar Fransızlarla birleşerek 20.000 bin kişilik bir orduyla Pekin’e yürüdüler. Sarayı yaktılar. Sırf daha fazlası için.
Bu ezici üstünlüğün kaynağı teknoloji değildi. Sadece sanayi farkıyla da açıklanamazdı. Afyon, Çin’i felç etmişti.
Tabi halkın canına tak etti. Köylü isyanları, ‘Büyük Barış’ hareketi, iç savaşlar derken Çin, Britanya darbesinin ardından ayağa kalktı, ancak faturası ağır olmuştu. Yeniden toparlanması tam 50 yıl sürdü. Milyonlarca insan öldü. Daha sonraki süreçte de çalkantılar bitmedi. Çin devrim gördü, komünizm gördü, şimdilerde ise kapitalizmin dibini görüyor.
Afyon ve türevleri ise hala en kârlı ticaret olmaya devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.