Gölbaşı Belediyesi’nin Yaşayan Köy Projesi’ni duymuş muydunuz?

Ben duyalı 2-3 ay oldu… 

Adı bile beni heyecanlandırmaya yetti. Acayip sevindim. 

O günden bu yana dört gözle projeye dair detay bilgilere odaklanmış durumdayım.  

Gelgelelim halen ses seda yok.

İlçenin neresinde hayata geçirilecek, içerisinde neler olacak? Burada kaç köy evi olacak, bunlardan vatandaşlar nasıl yararlanacak; kiralanacak mı, satılacak mı? Burada tarımsal olarak neler yapılabilecek, bu ürünler nasıl değerlendirilecek? En önemlisi projeye ne zaman başlanıp ne zaman tamamlanacak?

2-3 aydır bu soruların cevaplarını arıyorum ama halen bulabilmiş değilim. 

Belediye’nin sitesine bakıyorum, yok.

Başkan’ın açıklamalarına bakıyorum, yok.

Belediye’yi aradım, bu soruları direk yönelttim; ulaştığım yetkililerden de bir bilgi alamadım.

İnternette Temmuz başında yeniden gündeme gelmiş proje. Bir TV kanalı da Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’i canlı yayına bağlayıp, projeyle ilgili sorular sormuş. Kayıtları izledim, yukarıda dile getirdiğim soruların cevaplarını yine bulamadım. Başkan net hiçbir şey söylemiyor. 

Nerde ne zaman, nasıl bir proje?

Cevabı yok.

“Çok güzel bir proje olacak, Türkiye’de ilk olacak” yorumundan öteye hiçbir bilgi yok. 

Eminim ki güzel olacaktır…

Eminem ki vatandaşlardan büyük ilgi görecektir…

Ama içeriğinden bahsedin biraz da kardeşim?

***

Söz konusu projeyle ilgili haberlerde, “dairesel bahçelerden oluşan yemyeşil bir yer”in fotoğrafları kullanılır hep. 

Görüntülerden yola çıkarak kimilerimiz projede epey yol alındığını, evlerin bile yapılmış olduğunu sanabilir. 

Öyle değil.

Bu fotoğraflar, Danimarka’nın Brondby adlı yerleşim yerine ait.

Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’in aktardığı bilgilere göre, “Bu projenin fikir babası Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ama ömrü yetmemiş hayata geçirmeye. Danimarkalılar da Atatürk’ün bu projesini alıp, Brondby’de uygulamış. İşte o proje bu proje. Şimdi asıl sahibin vatanında hayata geçiriliyor.”

Öyle veya böyle, adamlar yapmış, çok da güzel olmuş. 

İnternette yer alan bilgilere göre, Danimarkalılar bu dairesel bahçeli evlere “kolonihaver” diyor.

Yaz aylarında kullanıyorlar.

Bu evler, Brondby’de banliyölerde tarımsal üretimin yapılabilmesi için inşa edilmiş.

Bölgede bir eve sahip olmak öyle kolay değil, buradan ev alabilmenin en önemli şartı 20 km mesafede oturma izninizin kayıtlı olması, yani halihazırda zaten bir evinizin olması gerekli. Bu kuralın sebebi ise insanların buraya mecburiyetten değil, isteyerek ve keyifle gelmesi. Kimisi bu bahçeleri çiçek, ağaç dikmek için kullanırken kimisi burada küçük ölçekli tarım yaparak kendi yiyeceği ürünleri yetiştiriyor. Kalan herkesin bir bahçeye sahip olması, burada mikro tarım yapması düşünülerek bu küçük şehir dairesel bölümler olarak planlanmış.

Bu dairesel yerleşimin bir başka avantajı ise insanların sosyalleşmesi için zemin hazırlaması.

Normal şartlarda yüz yüze gelmesi zor olan komşular bile bu mahallelerde her gün karşılaşıyor, birbirlerini ziyaret ediyorlar, sosyal bağlarını kuvvetlendiriyorlar.

Çok zengin ya da orta halli biri olmanız fark etmiyor, bu köyde herkes eşit. Örneğin bölgedeki evlerin hepsi aynı boyutta, 50 metrekare.

Özellikle çocuklar için mükemmel bir yer, Brondby. Çünkü bu yerin her alanı çocuklar için bir oyun alanı aslında. Kalabalık şehirlerde oyun oynayacak alan bulamayan çocuklar için burada sıkılmanın imkânı yok. İster dairesel bahçelerin içinde ister dışarıda her yer yemyeşil ve güvenli bir oyun alanı.

*** 
Aslında fazla söze ne hacet? 

Brondby’den bir fotoğraf karesi her şeyi anlatıyor. 

Gölbaşı Belediyemizin “Yaşayan Köy Projesi” de öyle; henüz ortada somut hiçbir bilgi yok ise de adı bile heyecanlandırmaya yetti, yetiyor. 

Bir de hayata geçsin, siz asıl o zaman görün güzelliği, doğallığı, sevinci, yeşilliği, huzuru, temiz havayı…

Yılmadan bıkmadan dört gözle beklemeye devam ediyorum.