1999’DAN BU YANA…
17 Ağustos 1999
Saatler 03.01’i gösteriyor.
Yüzlerce insanın hayatı 45 saniyeye sığıyor. Yüzlerce insanın hayatı 45 saniye içerisinde değişiyor.
17 Ağustos 1999’dan bu yana geçen tamı tamına 23 koca yıl.
Acı ise hala ilk günkü gibi taptaze.
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde yaşanan 7,4 büyüklüğündeki depremde resmi verilere göre 17.480 kişi hayatını kaybetti. Işığı sönen onlarca hayat, onlarca anne, baba, bebek, kız, erkek, büyük, küçük, doğum ve ölüm anı aynı olan binlerce insan…
İletişim alt yapısı çöktü. Kimse kimseden tek bir haber alamazken duyulan tek bir ses vardı: ‘Sesimi Duyan Var Mı?’
Bazen sese cevap verenler oldu, bazen duyuramayanlar, bazense enkaz altında hayat ışığı sönenler…
O gün enkazdan çıkarılan her can umut ışığını aralarken, yakınlarını kaybeden binlerce insan o anı hem zihinlerine hem de kalplerine kazıdı.
03.01 Kocaeli’nde hayat durdu.
Deprem verileri incelendiğinde o gün, o 45 saniye içerisinde 133 bin 683 bina çöktü, 500 binin üzerinde insan ise evsiz, barksız, ortada kaldı.
Türkiye 3 büyük fay hattı içerisinde yer alan bir konuma sahip olması nedeniyle deprem kuşağında yer almakta. Risk grubunda yer alan Türkiye’nin 1999 depremi öncesi istatistikleri incelendiğinde 7 ve üstü büyüklükte birçok depreme şahitlik ettiği görülmekte. Bunlardan birkaçına örnek verecek olursam;
10 Eylül 1509- 7,2 büyüklüğünde Büyük İstanbul Depremi, 23 Şubat 1653- 7,5 büyüklüğünde Doğu İzmir Depremi, 17 Ağustos 1668- 8 büyüklüğünde Anadolu Depremi, 3 Nisan 1881- 7,3 büyüklüğünde Sakız Adası Depremi gibi daha birçok büyük ve küçük depremle sarsılmıştır.
99 depreminden sonra deprem yönetmeliği ve kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirildi fakat aradan geçen 23 yıl ve alınan önlemler dâhilinde kafamızda şekillenen sorular şu şekilde; ‘Olası bir depreme hazır mıyız?’ ‘Olası bir depremde canımızı, sevdiklerimizi, malımızı koruyabilecek miyiz, yoksa bizlerde tarihin tozlu sayfalarına adımızı mı gizleyeceğiz?
23 yıl sonra izlerinin hala devam ettiği tarihin ikinci büyük depremi olarak geçen gölcük depreminden bu yana, ülkemizde hala hasarlı birçok binanın olduğu görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında alınan tedbirlerin bugün büyük bir deprem yaşayacakmış gibi alınması ve harekete geçilmesi gerekmektedir. Ülkemiz olası bir depreme karşı ne yazık ki hazır değildir.