17 Ağustos’tan 24 Ocak’a
16 Ağustos öğleden sonra ailecek Yalova’da sahilde dinleniyoruz. Büyük kızımda bir tedirginlik var. Sebebini bilmiyoruz. Akşam otelden yer ayırtıp iki gün daha kalmayı planlıyoruz. O arada büyük kızım; “Baba gidelim. Ben kalmak istemiyorum. Ne olursun gidelim.” diye yalvarmaya başladı. Hiç birimiz sebebini anlayamadık. Be yaptıysak ağlayarak; “O zaman beni gönderin. Ben gitmek istiyorum.” diye çok ısrar edince çaresiz. Ankara’ya gitmeye karar verdik.
Ankara’da gece saat 3.00 civarında yer sallanmaya başladı. Büyük kızım uyumamış hep birlikte arabayla fabrikaya geldik.
Gece 3.20’de başkan aradı; “… sahil Yalova’ya kadar deprem olmuş. Otobüsleri gönderiyorum hemen yola çıkın.” dedi. Bütün vardiyayı 100’de 100 kapasitede üretime başladık. Telefonlar, elektrikler vs. hayat durmuş durumda. Bütün vardiya çalışmaya başladı. Telefon trafiği ile idari personelde gelmeye başladı. Yarım saatte ilk gelen otobüsleri ekmeklerle doldurduk deprem bölgesine gitmek üzere yola çıktı. Arkadan gelen doluyor devam ediyor. Büyükşehir belediyesinden olan birimler de yola çıktığını öğrendik deprem bölgesinden haber geldi. İlk şehre giren sahra telefonlu görevliler ile Halk ekmek oldu. İlk gelen haberle her yer yerle bir olmuş. Halk sağ ve ölüleri çıkarıyor. İlk önce ekmekler dağıtıldı. Sabah Ankara B. Belediyesi aş evinde yemeklerle birlikte ekmekler de dağıtılmaya başlandı. Daha sonra ekmek Yalova’ya kadar bütün deprem bölgesine dağıtılmaya devam ediyor. Sabaha kadar hiç durmadan ekmek yükledik. Saat 11.30’a doğru olduğum yere sızmışım.
İnsanlar ellerinde, arabalarında malzemelerle deprem bölgesine götürmemizi istiyorlar. Otobüslerin ön iki koltuğa ekmek koymadık. Depremzedelere vermek istediklerini kendilerinin vermesi için isteyeni deprem bölgesine götürüp geri getirdik.
Valilik deprem koordinasyon merkezinin gösterdiği bir okulun bahçesine ekmekleri koymamızı söylediler. İlk parti 5 otobüs ekmek orada dağıtılmadan kurudu. Sonra biz dağıtmaya devam ettik. Birkaç gün sonra Kızılay aş evi açtı. Oranın da ekmeğini vermeye başladık. Yıkık binalar, çığlıklar, ceset kokuları. Yüreklerin dayanması mümkün değil. Anasını arayan yavrular. Yıkık binanın başında yıkık binadan çıkacak kardeşlerini, anne ve babalarını bekleyenler. Ankara, İstanbul ve çevre illerden gelen insanlar. Bir çare olmaya çırpınıyorlar. Halk dimdik ayakta günlerce enkazların arasından belediye ile birlikte ölüler, yaralılar, canlılar çıkarılıyor. Olağanüstü bir çalışma fedakarlık. Bu millet kendi insanın her derdine koşuyor. Yardımcı oluyor. Örnek anlara şahit olduk. Ne olur bu aziz milletin arasına ikilik sokmayan ayrıştırmayın, yemiyor yıldırıyor. Uyumuyor kan ter içinde günlerce enkazda mücadele ediyor. Acaba bir canlı daha kurtarabilir miyiz diye elleriyle taşı tuğlayı alıyor.
24 Ocak Elazığ, Malatya depremi. Sağlık Bakanlığı ambulansları, sağlık helikopteri deprem bölgesinde. Afet ekibi depremden hemen sonra akın akın görev başında yaralılar, canlılar çıkarılıyor. Devletin en üst cumhurbaşkanı an be an takip ediyor. Emniyetin bütün görevlileri iş başında. Devletin ilgili bütün birimleri eksiksiz görev başında. Devletin bütün imkanları seferber olmuş. Bir taraftan insanları enkaz altından çıkarılırken çareler, çözümler anında arka arkaya üretiliyor. Hastahaneler, resmi kurumlar hatta camiler bile halka açıldı. Geçici kalmaları için. Adil devlet, büyük devlet bütün kurumlarıyla iş başında.
17 Ağustos’tan bu güne gelindi. Bir tarafta halkın belediyelerin deprem zedelerine çare olurken. Bu gün bütün imkanları kurumları ile devlet halkının yanında görev başında. Her türlü imkan halkın emrine tahsis edilmiş durumda.
17 Ağustos’tan 24 Ocak’a nereden nereye… Emeği geçenleri kutluyorum
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.