Şarkı Şarkı Barış Manço
Günümüzde daha sözleriyle bir anlam bütünlüğü oluşturamayan şarkılar (!) yazan, seslendiren ünlüler çoğalırken, şimdiki çoğunluğun ünlü, geçmiştekilerin ise sanatçı olduğunu daha iyi idrak edebiliyoruz. Hâl böyle olunca kıymetini bilemediğimiz sanatçılarımızı yeni nesile tanıtma gibi bir imkânımız varken değerlendirmek istedik.
Bu hafta vatanımızın çok değerli bir sanat güneşini anlatmaya çalışacağız. Kimi mi?
Kimimizin Barış Ağabeyi, kimilerine göre Uzun Saçlı Adam ve diyar diyar gezmesiyle aldığı Barış Çelebi gibi unvanlarıyla Barış Manço’yu.
Barış Ağabey eserlerine öyle manaları yüklemiştir ki, bir sanatçıdan ziyade bir öğretmen gibi bu memleketi eserlerinden fışkıran manalarla beslemiştir. Yaz Dostum adlı eserini aşağı yukarı hepimiz biliriz, işte oradan bir dörtlük;
‘’Yaz dostum, yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum, garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum, öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum, kimse göçmez bu dünyadan mal ile’’
Güzel nasihatler içeren birçok eser vardır lâkin bu işteki başarıyı Barış Manço, aynı zamanda müziğindeki hoşluğuyla, kalitesiyle hem kendini hem derdini dinlettirmekle yakalamıştır.
Askere gidenlerimiz ‘’Ben Bilirim’’ parçasıyla şafakları gözlerdi;
‘’Kışlalara erdi bahar, tezkereye birkaç gün var
Barış'a da bir sorsalar, ben bilirim, ben bilirim’’
Bayram sabahlarımızda annelerimiz bizi Barış Ağabey’in ‘’Bugün Bayram’’ şarkısındaki ‘’Bugün Bayram erken kalkın çocuklar.’’ cümlesiyle uyandırırdı. İçimizden biriydi. O bizi seviyordu, biz de onu.
Okullarımızda neşeyle ‘’Arkadaşım Eşek’’ dedik, ‘’Gülpembe’’ ile hüzünlendik.
‘’Ahmet Bey’in Ceketi’’ ile çalışma ile nasibin o güzel ilişkisini kavradık.
‘’Gibi Gibi’’, ‘’Nazar Eyle’’ ve birçok eseriyle sevdalarımızı dile getirdik.
Yine bir dikkat çeken unsur ise ‘’Benden Öte Benden Ziyade’’, ‘’Dört Kapı’’ gibi eserlerinde Tasavvufi ögelerin göze çarpmasıdır.
‘’Halil İbrahim Sofrası’’ ile rızkın nasıl bereketleneceğine, nasıl iyi bir insan olunacağına şahit olduk. Yine bu eseri için kendisi; ‘’ İşte bu parçada benim Tasavvuf yüzümü görebilirsiniz. "Halil İbrahim Sofrası" ile daldığım bu yolda tekkeye dönük en gelişmiş eserimi verdim.’’ demiştir.
Yüz elli hatta belki daha fazla ülkeye gitti. Şarkılar söyledi. Bizi en iyi şekilde temsil etti. Parçaları birçok yabancı dile çevrilerek ülke ülke dinletildi.
Uzun saçıyla, garip yüzükleriyle, derviş hırkasıyla kendine has sevimli bir tarzı vardı. Sıkı sıkı bağlı olduğu bu vatanda 56 yaşında 1 Şubat 1999’da İstanbul’da vefat etti.
‘’Söğüdün dalı uzun, Barış’ın gönlü hüzün’’ derdin, şimdi parçalarını dinlerken gözümüzün önüne gelen yüzün ile bu milletin gönlü hüzün doluyor Barış Ağabey.
Bizden demesi, çocuklarımız anlamsız hatta sapık şarkılarla büyüyeceğine Barış Manço gibi sanatçılarımızın eserleriyle büyüsün. Hem eğlensin hem değerlerimizi öğrensin.
Bu milletin evlatları kendi özünden kopmadan da eğlenebileceğini görmeli, medeniyetine, kültürüne sırt dönmemelidir.
Eveet, bizim anlatacaklarımız bu kadar. Benim gözümde değerlerimizi bu kadar içten ve güzel yansıtarak değerlenen Barış Ağabey’e yapabileceğim en büyük iyilik ardından bir fatiha okunmasına vesile olmaktır. Bir Fatiha’yı Barış Manço’dan esirgemeyelim.
Haftaya görüşmek üzere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.