Adem Çetin

Adem Çetin

Zorunda mıyım?

Zorunda mıyım?

Bu aralar kendime sıkça soruyorum. Zorunda mıyım? Aklıma hemen Dilberay’ın şarkısı da gelir ve mırıldanırım. Hayatta gerçekten zorunluluk diye bir şey var mıdır? Acaba hiçbir şeye zorunlu olmasak mı? Kurallar neden var ki? Kuralsız bir dünya mümkün müdür? Hadi bunları düşünelim…

İnsanlar ne zaman birlikte yaşamışlar ise kurallar koymaya başlamışlardır. Kuralsız bir toplum düşünülemez. Kuralların uyulma oranı azaldıkça toplumda sıkıntılar ortaya çıkar. Ben neden kurala uyuyorum ki ya da herkes neden uymuyor ki? Bu sorular bazen kafamızın içinde dönüp duruyor. Unutmayalım ki biz kurallara sahip çıkmazsak kural diye bir şey kalmaz.

Trafikte neredeyse her zaman aynı sorunları yaşıyorum. Sinyal veren çok az ve yanlış tarafa sinyal veren de çok! Kırmızı ışıkta beklemek yok. Yaya geçidinde yayalara yol vermek yok. Yayalar da maalesef yaya geçidini kullanmak yerine on metre yakınından karşıya geçiyorlar. Şunu bile duyuyorum ve artık şaşırmıyorum. Arkadan bir korna sesi ve “geçsene abi burada kamera yok.” Gel de çıldırma… Birileri görmüyor, polis yok, kamera yoksa kurala uymayalım… Vay be ne güzel dünya…

Çocuklarımıza öğretmemiz gereken en önemli meselelerden biri de kuraldır. Genelde şunu derler neden dersler var, neden kurallar var, neden sınavlar var? İşte bu sorular bize sorulduğunda çocuklarımızı ikna edecek cevaplar vermek zorundayız. Biz büyükler kurallara uyarsak çocuklarımız da bizlerden kuralların önemini kavrayacaklardır. Düzenli uyku, kahvaltı, temizlik, kıyafetler, düzenli beslenme, eğitim alma, insanlara saygı, teknolojinin doğru kullanımı, toplumsal kurallar, hukuk kuralları vs. bunlara uyalım ki çocuklarımız da bizimle birlikte uygulansınlar. Kurallara uymaya basit ev kuralları ile başlayabiliriz. Hatta kurallara birlikte karar verdiğimizde daha sağlıklı bir ortam oluşturuyoruz.

Biz öğretmenler okulda kuralları önemseriz. Kurallar konusundan çok kararlı olmak zorundayız. Kuralların esnemesi veya ödül-ceza mekanizmasının bozulması ciddi sorunlara yol açabilir. Burada ilk kural saygıdır. Öğretmenlerine, arkadaşlarına, derslere, kitaplara ve okul eşyalarına saygı göstermek zorundadır. Çocuğa kurala başkaları için değil kendisi için uyması gerektiğini doğru ifade etmeliyiz. Aslında biz büyükler kuralları önemsesek bunları anlatmaya bile gerek kalmayacaktır.

Bir gün okulda çalışırken öğrenciler kuralların sıkıcı olduğunu ve uymak istemediklerini söylediler. Öğretmenler toplandık ve bir karar aldık. Bir hafta boyunca herhangi bir kural olmayacak dedik. Derslere girdik beşlere altıncı sınıf, altılara yedinci sınıf konuları anlattık. Teneffüsü beş dakika dersi 70 dakika yaptık. Bugün yemek vermeyeceğiz dedik. Kavga edenlere karışmadık. En fazla yarım gün dayandılar ve tüm çocuklar kuralsızlığın karmaşadan başka bir şey getirmediğini anladılar. Kuralları koymak değil anlatmak ve açıklamak gerekir.

Bu hafta ikinci dönem başlıyor. Çocuklarımızı karşımıza alalım ve kuralları beraber koyalım. Uyku saati, yemek saati, ders çalışma, okuma saati ve teknoloji kullanma saati her şeyi konuşalım ve bir kurala bağlayalım. Ödül ve ceza kavramlarını da konuşalım. Beraber yapılacak sosyal etkinlikleri de kurala bağlayalım. Aile saati kuralı koyalım ve her akşam aynı saatte birlikte vakit geçirelim. Hayatı kuralına uygun yaşayalım.

Kural her dönemde ve her toplulukta yer almaya devam edecektir. Biz kurala uyacağız ki gün gelecek o kural bir gün bizi koruyacak… Kuralsız toplum olmaz olursa toplu duramaz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR