Zaferin yeni adı: Fırat’ın doğusu
Ordumuz güçlüdür; dosta güven, düşmana korku verir. Ordumuz heybetlidir; varlığı zalimleri titretir, yokluğu mazlumları gücendirir. Ordumuz bir tanedir; gören kıskanır, duyan heyecanlanır. Ordumuz peygamber ocağıdır; Allahu Ekber sesleri yeri göğü inletir, meleklere zafer nağmeleri dinletir.
İşte bu asil ordunun adı kahraman Türk Ordusu’dur. İstiklal Marşımız dahi kahraman Türk Ordusuna ithaf edilmiştir.
Kahraman Türk Ordusu sene başında Afrin’de zafer destanı yazmıştı. Afrin’e girerseniz çıkamazsınız diyenlerin yüzü düşmüştü.
Devletimiz ta o zamanlar demişti: “Yeni hedef Fırat’ın doğusu olacak!” Epeydir hazırlıklar yapılıyordu. Manevralar hızlanmıştı. Etüdler tamamdı. Bölgedeki Amerikalıları telaş almıştı. Fransız askerleri ise Türk Ordusu geldi gelecek diye her gün ölüp ölüp diriliyordu. Ama korkunun ecele faydası yok!
Devletimiz şimdi de diyor: “Az kaldı, Fırat’ın doğusuna gireceğiz!” Bunca sözün, bunca hazırlığın üstüne hâlâ şaka yaptığımızı düşünen kalmamıştır umarım.
Fırat’ın doğusuna hem de gümbür gümbür gireceğiz. Tel Abyad’dan Ayn-el Arab’a, Haseke’den Deyrizor’a kadar bombalarla, füzelerle, roketlerle “Türkiye’ye kafa tutanın kafasını ezeriz” yazacağız. Teröristlerin kellelerinden dağ gibi yığınlar yapacağız. Onlara göstere göstere yardım edenleri bir kez daha şoka uğratacağız.
Şimdi yine bazıları diyecek ki, “Mart 2019’da seçim olacağı için hükûmet milli damarı okşayıcı, oyları toplayıcı maceralara girişiyor”. Haydi oradan! Ne bu dünyada cihat ilan edecek kafir biter, ne de bu ülkede seçim biter. Kimse boşuna kahraman Türk ordusunun zaferlerini gölgeleyici söylemlere girişmesin. Bizi çepeçevre sarıp sarmalamak isteyen bir haçlı kuşatması var. O kuşatmayı El-Bab ve Afrin’le yardık. Fırat’ın doğusuna yapacağımız operasyonla da tarihe gömeceğiz.
Gözümü kapattığım zaman tanklarımızın fevç fevç Suriye’ye girdiğini, Suriye tepelerinde Türk bayraklarının dalgalandığını, askerlerimizin mazlumlar için yine yardım çadırları kurduğunu, sıcak aşların pişirilip o mazlumlara dağıtıldığını, zalimlerin ise kaçacak delik aradığını, milletimize gurur veren kesif bir barut kokusunun Suriye semalarını kapladığını görüyorum. Zafer’in yeni adı hiç şüphesiz Fırat’ın doğusu olacak!
Bu esnada ülkemizdeki terör hadiselerinde yer yer artış görülebilir. Tetikçiler yine boş durmayıp huzursuzluk çıkarmak için ellerinden geleni yapabilir. Terör örgütlerinin kalemşörleri yine abuk subuk yazılar yazabilir. FETÖ hücreleri yine milletin moralini bozucu fitne fücur teşebbüslerinde bulunabilir. Çok da tın… Biz alıştık artık böyle olumsuzluklara. Hatta öylesine bağışıklık kazandık ki olmazsa şaşarız.
Bir diğer olumsuz gelişme ise hiç şüphesiz Batılı fetbaz ülkelerin Türkiye’ye karşı yine insan hakları, barış, demokrasi naraları atması olacaktır. Ona da alıştık. Hele hele Fransa’da direnişçilere yapılan zulmü gördükten sonra, ABD’de zenci kardeşlerimize yapılan işkenceleri gördükten sonra, Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de Müslümanlara yapılan kıyımı gördükten sonra hiç kimse bize insan hakları falan filan dersi veremez. O martavallara artık Batılıların kendisi de itibar etmiyor.
Peşinen zikretmem gereken bir diğer konu ise milletimizden gelişmeleri sabır ve vakar içinde izlemeleri ve dualarını kahraman ordumuzdan eksik etmemeleridir. Zira her savaşta olduğu gibi bu savaşta da elbette şehitlerimiz, gazilerimiz olacak. Şehitlerimiz ölümsüzlük şerbetini içerken bedenleri aramızdan bahtiyar şekilde ayrılacak ancak ruhları hep bizimle olacak. Gazilerimiz ise sonsuza dek bizim biricik göz ağrımız ve iftihar kaynağımız olacak. Buna kimsenin şüphesi olmasın, fırsatçılar da boş yere ellerini ovuşturup durmasın.
Yazımı Mehmet Akif’in 1912’de yazdığı Cenk Şarkısı adlı şiirinin son kıtasıyla bitirmek istiyorum:
Ey vatanın şanlı gazâ mevkibi,
Saldırınız düşmana arslan gibi.
İşte Hudâ yâveriniz, hem Nebi.
Haydi gidin, haydi, uğurlar ola.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.