Dillendirilse de dillendirilmese de şu anda ekonomimiz çok parlak bir tablo çizmiyor.

Soğan üzerinden gündeme gelen bu iktisadi bunalım ülkemizin önemli gündem maddelerinden biri…

Maddi arka plan olarak birçok saikle nedenine, niçinine cevap aranan bu iktisadi dar boğazın her mevzuda olduğu gibi bir de manevi arka planı olduğunu düşünenlerdenim.

Maddi nedenleri itibariyle birçok makalenin, köşe yazısının, kitabın yazılıp çizildiği bu mesele maddi boyutta kavranırken manevi tarafını es geçmek hem sorunu kaynağında tespit etmeyi hem de çözmeyi zorlaştırmaktadır.

Âlemlerin Efendisi Yüce Peygamberimiz her meselede yol başçımız olduğu gibi bu meselede de yolumuzu aydınlatacak devayı bizlere vermiştir. Efendimiz (sav.) Abdullah bin Abbas’tan rivayet edilen bir hadis-i şerifinde:

“Allah bir topluluğa gazap ederse onların fiyatlarında pahalılık, çarşıda kesatlık, aralarında fesat çoğalır ve iş başındakilerinin zulmü artar. Zenginler zekât vermez, baştakiler iyi idare etmez, fakirleri de namaz kılmaz.” (Ramuz:375/8) buyuruyorlar.

İşte Cenab-ı Allah bir topluma gazap ederse o toplum için tablo budur. Bu tablo içerisinde bizler için alınması gereken birçok ders var. 

Efendimizin (sav) nurlu dudaklarından dökülen bu hakikat cümlelerinin ışığında kendimize sormak mecburiyetindeyiz.

Allah’ın gazabından kurtulmak için ne yapmalıyız?

Biz meddi üç kıtayı aşan bir millet iken ne oldu da cezrimiz Sakarya’da bitti? Allah’ın adını yaymak için kıtaları aşarken şimdi neden Rabbimizin gazabına muhatap olduk?

İlay-ı Kelimetullah davası için yaşayıp, yaşatıp yine İlay-ı Kelimetullah davası için ölen, öldüren bu millet yaradılış gayesi olan bu davanın dışında işler yaptığı için elbette bu gazaba muhataptır.

Milletimiz eğer bu darboğazları yaşamak istemiyorsa öncelikle işe kendinden başlamak mecburiyetindedir.  

Evet; yeterince çalışmıyoruz, üretmiyoruz fakat Allah’ın ahkâmını da yaşamıyoruz, yaşatmıyoruz.

Hal böyle olunca da bu tablo kaçınılmaz oluyor.

Bu tabloyu değiştirmek için madden ve manen hepimiz çalışmak mecburiyetindeyiz.

Topraklarımızda fabrikalar yükseltirken gönüllerde de İslam çiçeğini yeniden yeşertmeliyiz…

Büyük sanayi hamlemizi yaparken büyük öze dönüş hamlemizi de yapmak mecburiyetindeyiz.

Bu muvazeneyi sağlayamazsak ya bu gazap üstümüzde kalacak ya da tam anlamıyla materyalist bir topluma dönüşeceğiz.

Tercih bizim!