Yürüyen Virüs
2020 yılının başlarında kendisini gösteren ve günümüze kadar dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs can almaya devam ediyor. Dünya geneline baktığımızda gün, gün açıklanan yeni grafikler durumun ciddiyetini ortaya seriyor.
Her geçen gün artan yeni vakalar, yeni ölümler ve yaptırılan test sayısı içerisinde bulunduğumuz durumu özetliyor. Alınan tedbirlerin yanı sıra, alınmaya tedbirler ve uyarılar hayatımızın büyük bir çoğunluğunu oluşturmuş durumda.
Peki, Türkiye’de durum nasıl?
Türkiye’de durum dünya geneline kıyasla biraz daha iyi gibi görünüyor. Ancak ilk dalga sonrası ikinci bir dalganın gelebileceği ön görülmektedir. Bunun nedeni ise bilinçsiz halkımız. Elbette suçu klasik hale gelen söylemler içerisinde tatilciler v.b diyerek özetlemem mümkün değil.
Virüs bakkala maskesiz giden insandan da bulaşıyor, düğüne gidip halay çeken insandan da bulaşabiliyor. Bu işin tatilcisi, memuru, işçisi, kedisi, köpeği kısacası hiçbir kesimi yok. Bu herkesi kapsayan bir durum.
Ankara genelinde duyduğumuz koronavirüs söylentileri arasında ise bu ifadeler artış yaşadı. Bunlar ise; “komşum korona oldu, abim korona oldu, iş yerinde korona çıktı” vb. olarak karşımıza çıkıyor. Bunun nedeni ise alınmayan tedbirler. Maske, mesafe ve temizlik kapsamı dışına çok çıkılması.
Bana göre; Devlet kanadında koronavirüs olayı ele alınamıyor gibi görünüyor ve bu yüzden insanlar rahat davranıyor. Uygulanmayan cezaların yanı sıra, iş yeri, market v.b denetimlerin zayıflatılması insanlara rahatlık verdi.
Bu rahatlık ise “virüs evimizden can almadan” toplanmayacak gibi duruyor. Öyle ki aynı kaldırımı, aynı otobüsü, aynı evi paylaştığımız her insanın virüs taşıma olanağı yüksek. Ancak önlemler alınmadığı sürece yapacağımız tek şeyin “elimizde bazlama ile oturup ikinci dalgayı izlemek” olduğunu söylemem yanlış olmaz.
Lütfen maskelerinizi takın, mesafenize ve temizliğinize dikkat edin. Ankara Wuhan söylentilerinin gölgesinde ölüme davetiye çıkarmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.