Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Yöneticilerden İsteğimiz

Yöneticilerden İsteğimiz

Geçen haftaki yazımızda aylardır gündemimizi meşgul eden seçimlerin kasvetli sürecinden ve kullanılan dilin insanlarda bıraktığı olumsuz etkilerden bahsetmiştik. Bu bağlamda da şehirlerin hadimliğini yapacak olan yöneticilerimizin seviyeli, yapıcı, hoşgörülü, zarif ve sabırlı olmalarının gerektiği üzerinde durmuştuk.

Yeni bir döneme başladık ve dolayısıyla da halk olarak yöneticilerden çeşitli isteklerimiz var.

Bunlardan birisi de zaman geçtikçe daha da artan, ülkemizin uzun yıllardır en önemli sorunlarından birini teşkil eden, üzerinde çok kapsamlı çalışmalar yapılmasına r0ağmen aşılamayan kentleşme sorununun giderilmesidir.

Kentteki dönüşüm uygulamalarının tarihine baktığımızda Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ve Ankara’nın başkent olmasına kadar gidebiliriz. Ankara’nın başkent ilan edilmesinden sonra kentte Cumhuriyet’in niteliklerini yansıtan bir dönüşüm uygulamasına gidilmiştir. 

“Bir ülkenin başkenti kuşkusuz herhangi bir kent değildir. O, ülkenin tüm kentleri arasındaki lider kenttir. Bu kentte, yönetim, ticaret, sanat ve bilimin önde gelenleri buluşacak, önemli kararlar verecek ya da bu kararlar etkileyecektir.” denilerek çıkılan yolda bir imar planı hazırlatılmış, Cumhuriyet’in tüm değerleri görünür kılınmaya çalışılmıştır. 

Lakin bugün gelinen noktada baktığımızda hedeflerin dışında gelişigüzel, bir plan dâhilinde olmadan hareket edildiği görülmektedir.

Ülkemizin neredeyse her bölgesinde yaşanan kentleşme sorunun temelinde genel olarak 1950’li yıllarla birlikte hızlanan sanayileşmenin, kırdan şehre göçü yoğunlaştırmasının etkisi olduğu bir gerçektir. Hiçbir plana bağlı olmaksızın süregelen göç olgusu şehirlerde öncelikle iskân meselesini gündeme getirmiştir.  Merkezî ve mahalli idarelerin tedbir almakta ve çözüm üretmekte yetersiz kalmalarının oluşturduğu boşluk, vatandaşların gecekondu çözümüyle doldurulmuştur. Günümüzde bu sorunlar çözülmeye çalışılsa da henüz aşılmış değildir.

Ele almamız gereken diğer bir husus ise şehirlerimizin dört bir tarafına dikilen devasa gökdelenler, tarihi mirasımızın önüne set gibi çekilen çirkin binalar ve camilerimizin etrafını sarıp sarmalayan plazalar…

Bugün yöneticilere düşen vazife ve onlardan isteğimiz; kapitalizmin tezahürü olan, değerlerimizden uzak şekillenen şehirlerimizi, kendi medeniyet tasavvurumuz dâhilinde, aynı zamanda tarihimizi,  ruhumuzu, değerlerimizi de ihtiva ettiğini göz önünde bulundurarak yaşanabilir mekânlar haline getirmeleridir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR