Yitip Giden Ruhumuzun Ardından
İnsanoğlu herhangi bir irade veya şuur etkisinde kalmaksızın etrafından etkilenir. Bu etkilenmenin sebebi etrafın cevherinden değil, bilakis insanın mayasındandır. Mayanın içerisindeki manayı dini inançlar, kültürler, coğrafi şartlar vs. derinleştirmekte, etkilemekte ve yönlendirmektedir. Aynı zamanda yönlendirdiği gibi hâkimiyet altına da alır, insan hayatını düzenler.
Milletimizin özelliklerini de oluşturan, insan içerisindeki mana ve bu mananın aksettiği maddedir. Bizim mayamızın oluşmasında, derinleşmesinde İslamiyet etkili olmuş ve yeni muhtevalar katmıştır.
İslamiyet’in sınırsız muhtevasında göğeren içimizdeki mana da maddeye aksederek ortaya çıkmıştır.
Maddi olaylar için mana tükenmez bir hazine ve kaynaktır. Bu ruh sayesinde imkânsız gibi düşünülen işler olağana dönüşerek nice güzellikler ortaya koyar.
Teknoloji çağı diye atfettiğimiz günümüzde her geçen gün yeni bir icatla, aletle karşılaşmaktayız. İnsan hayatına kolaylık kazandıracak, hız katacak, hayatın isteklerini yerine getirecek imkânlara sahibiz.
Misal, değerlendirdiğimiz zaman bugün sahip olduğumuz teknoloji, Selimiye Camii’nin yapıldığı devre göre daha ileri düzeydedir.
Lakin günümüzde bu imkânlar, kolaylıklar dâhilinde yeni bir Selimiye Camii ortaya koyma kabiliyetinden uzağız ve aciziz!
O camiiye şekil veren, onu ortaya koyan Mimar Sinan’ın mahareti ve ruhudur. Biz bugün o ruhu kaybettiğimiz için Selimiye Camii’nin bir eşini daha yapamamaktayız.
Ruhumuzun derinliğini yetirmemiz bizim yeteneklerimizi de etkilemektedir.
Son birkaç asırdır dünya çapında bir eser koyamayışımızın sebebi de budur.
Biz bu ruhu yitirmemizin yanı sıra şehirlerimizi mahvetmekte ve siluetini bozmaktayız.
Nasıl ki atalarımızın ortaya koyduğu eserler yapıldığı devirdeki insanlarımızın ruhlarını bize ifade ediyorsa bugün şehirlerimizdeki düzensizler, sadece maddenin tesirindeki gökdelenler de ruhi bunalımlarımızı yansıtıyor.
Geçmiş varlığını, mahiyetini, muhtevasını maddeye anlam kazandıran ruhuyla bize nakşettirmektedir.
Ama biz günümüzde o ruhu, yaratıcı gücü dumura uğratmış vaziyetteyiz.
Varlığımız, aslımız derinliğinden uzak daha çok yabancı tesirinde iyice yitip gitmektedir.
Yitip giden ruhumuzun ardından, eziyet ettiğimiz coğrafyamızın tekrardan manasına bürünmesi temennisiyle…