Yılın hukukçusu: Ömer Faruk Aydıner
Geçen haftaki makalemde Fetullahçı Terör Örgütüyle Sivil Mücadele Platformu olarak Haluk Levent’i yılın sanatçısı ilan ettiğimizi açıklamış ve gerekçelerini sıralamıştım.
2018’in bitimine sayılı günler kala yılın bir başka en iyisini bu defa hukuk sahasında ilan etmek istiyoruz.
Misyon itibariyle her kademeden çok sayıda hukukçuyu yakinen tanıyor ve pek çoğuyla hasbihal ediyorum. Velhâsılı hukuka gönül vermiş değerli dostlarımın ve saygıdeğer büyüklerimin kırılıp gücenmemesini istirham ederek açıklıyorum ki 2018 yılının en iyi hukukçusu bilâ kayd-u şart İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ömer Faruk Aydıner’dir. Bu samimi reyimizin esbâb-ı mûcibesini beyan etmeden önce Sayın Aydıner hakkında biraz malumat vereceğim.
Malum ki 15 Temmuz 2016’da asker üniforması giymiş ve gözünü kan bürümüş NATO uzantılı hainlerin işgal girişimiyle karşı karşıya kaldık.
Milletçe reaksiyon gösterdiğimiz bu menfur girişimin bertarafında büyük rol oynayan gizli kahramanlar vardı.
Bazıları Şehit Ömer Halisdemir gibi hakkıyla yâd edilirken bazıları da zamanın acımasız çarklarında hızla unutulmaya terk edildi. Sayın Aydıner’i yılın hukukçusu seçmemizin nedenlerinden biri de esasen bu sâiktir. Milli meselelerde “unutulma” temayülünü mümkün mertebe duraklatmak gerekiyor.
O karanlık gecede Sayın Aydıner, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bir talimat fakslayarak “Silahlı kuvvetler içerisinde bir kısım cuntacının, TSK ve Türkiye Cumhuriyeti kurumlarını ele geçirmeye teşebbüs ettikleri anlaşılmakta; Türk Milleti'ne karşı harekete geçen cuntacıların gözaltına alınması rica olunur” diyebilme şecaatini göstermiştir.
15 Temmuz’un el yakan saatlerinde böylesine net bir milli duruş sergileyebilen ilk hukukçu olmuştur.
Kendisi daha sonra verdiği bir röportajda o gece nasıl harekete geçtiğini, nasıl silahlandığını ve kolluk güçlerini seferber edip havalimanının kulelerini işgal eden cuntacı albayı nasıl derdest ettiklerini detaylıca açıklamıştır.
Gerçekten de 15 Temmuz’dan sonraki süreçte hava berraklaştıkça Ömer Faruk Aydıner gibi kahramanların gayretleri yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Fakat Sayın Aydıner’i yılın hukukçusu ilan edişimizin tek nedeni bu değildir.
FETÖ, dış odaklı gizli servislerin ve karanlık teşkilatların güdümünde sofistike bir terör örgütü olarak kumpas, yıldırma, karalama, şantaj, montaj, dublaj gibi konularda, kısaca algı operasyonunda usta bir yapılanmaydı.
Her ne kadar 15 Temmuz hengâmesine kadar bu işi hiç zorlanmadan devam ettirmiş ve nihayet Türk Milleti’nin tokadını yemiş olsa da 15 Temmuz’dan sonra da her fırsatta ortalığı bulandırmaya çalışagelmiştir.
FETÖ’nün kırıntısı olup örgütün geride kalan sınırlı imkânlarıyla algı operasyonlarına devam eden birtakım hücreler hâlen var. İşte bu hücrelerin hedefindeki önemli isimlerinden biri de Sayın Aydıner’dir.
Zat-ı muhteremleri İzmir’e ilk atandığında hemen bir fısıltı gazetesi operasyonu başlatıldı. Fısıltıların anateması Sayın Aydıner’in kripto FETÖ’cü olduğu yönündeydi.
O zamanlar aynı kişilerin şimdilerde tayini çıkmış olan bir başka savcıyı da ısrarla kahraman göstermeye çalıştığını gözlemliyorduk. İçimdeki kuvvetli his ve birtakım şüpheler, bu işin aslını araştırmak gerektiği söylemekteydi.
Zira o zamana kadar İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız anlı şanlı başvurularda hiçbir gelişme kaydedememiştik.
Uluslararası platformda haberlere konu olan dilekçelerimiz nedense bir milim ilerlemeden tozlanmaya terk edilmişti.
Dahası, hakkımda birtakım operasyonlar tertiplendiğini duyuyordum. Bu güvensizlik ortamında İzmirimize başsavcı olarak atanan Sayın Aydıner’in aleyhinde atıp tutanlar da hiç az değildi.
Şükür ki burnum iyi koku alır. Durumu hızla analiz edip platform olarak Sayın Aydıner’e tam desteğimizi en güçlü şekilde ilan ettik.
Bu arada eskiden işlerin hiç de öyle iyi yürümediği, her ne kadar İzmir FETÖ mücadelesinde başarılı lanse edilmiş olsa da asıl başarının bir avuç emniyet mensubunun üstün gayretine matuf olduğu, adliye cephesinden düşünüldüğü gibi bir destek alınmadığı ortaya çıktı.
Demek ki kripto hücreler iyi çalışmış, bir algı operasyonunda daha başarılı olmuşlardı.
Ancak hiçbir kirli düzen ilelebet sürmez. Allah’ın planı, bütün planların üzerindedir. Nitekim Sayın Aydıner’in Cumhuriyet Başsavcısı olarak İzmirimize tayiniyle duru görünen kirli sular gerçek manada temizlenmeye, bir çorap söküğü gibi uzayıp giden soruşturma ve kovuşturmalar tekemmül etmeye başladı.
Sayın Aydıner dört elle FETÖ davalarının takipçisi olduğu için, tozlanmaya bırakılmış dosyaları raftan indirdiği için, fitnecilerin üzerine kararlılıkla gittiği için birileri de hâliyle çok rahatsız oldu. Normaldir. Zira mikrop ne kadar minik olursa olsun rahatsızlık vermekten geri kalmaz.
Ezcümle ey dostlar, meğer biz diken üstündeymişiz de haberimiz yokmuş. Hiç farkında olmadan büyük badireler atlatmışız. FETÖ’cü mikroplar hiç boş durmamış, elinden geleni ardına koymamış.
Lakin biz de asla ve kat’a boş durmayacağız.
Fetullahçı Terör Örgütüyle Sivil Mücadele Platformu olarak FETÖ’cülerin ipliğini pazarlığa çıkarmak için yılmadan, usanmadan, bıkmadan çalışacağız, savaşacağız.
Bu yolda Sayın Aydıner gibi diriliş ve direniş ruhunun timsali olmuş vatan sevdalılarına desteğimiz tamdır.
Hülasa yılın hukukçusu olarak Sayın Ömer Faruk Aydıner’i lâyık gördüğümüzü tekraren beyan ediyor, kendisine kalbi saygı ve selamlarımızı iletiyoruz. Allah, bizlerin ömründen alıp ona ve onun gibilere versin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.