Yeniden büyük medeniyet inşamızın önündeki engel: Eğitim
Birçok konuda güzel gelişmelere sahne olan Türkiye, eğitim konusunda malesef sınıfta kaldı. Üstelik bütçeden aslan payının eğitime ayrılmış olmasına rağmen. Bu başarısızlığın birçok nedeni var elbette. En önemli nedeni, eğitimi, eğitimcilere bırakmamaktır. Bir diğer önemli nedeni ise, eğitimcilere hakettiği değerin verilmemesidir. Şanlı tarihimize altın harflerle yazdığımız, büyük medeniyetimizin inşasının temelinde, eğitime ve eğitimciye verilen değeri görüyoruz. Tarihimiz, bunun en güzel örnekleriyle doludur.
Mesela, ele avuca sığmayan, hocasına kafa tutan, oğlu şehzade 2. Mehmet’in (Fatih Sultan Mehmet) eğitimi için hocasından tokat yemeye razı olan Sultan 2. Murat gibi bir baba.
Çocuğunun gözünde öğretmenin değerini yüceltmek için, kendisinden küçük olan öğretmenin elini öpen bir baba gibi, toplumun her kesiminden insanların eğitime ve eğitimciye verdiği değeri gösteren yüzlerce, binlerce örneğe şahit oluyoruz.
Büyük Medeniyetimize beşiklik eden Osmanlının en güçlü döneminde, en prestijli meslek erbabının, eğitimciler olduğunu görüyoruz.
Çok acı ama gerçek şu ki, cumhuriyet dönemi boyunca eğitimci Milli Eğitim Bakanı sayımız iki elin parmakları kadar dahi olmamıştır.
Tüm veteriner hekim kardeşlerimden özür diliyorum. Bu ülkede veteriner dahil her meslek grubundan Milli Eğitim Bakanımız oldu. Cumhuriyet tarihi boyunca 65 bakanımızın sadece 7 tanesi eğitimci idi.
Şimdi ise, eğitime değer verdiğini her fırsatta dile getiren 15 yıllık Ak Parti iktidarında, maalesef bir tane bile eğitimci Milli Eğitim Bakanımız olmadı.
Sayın Cumhurbaşkanım!
Şimdi anlıyor musunuz? Neden eğitimde istediğimiz noktaya gelemediğimizi.
Bütçeden ayrılan aslan payının nasıl, bilinçsizce, eğitimin “E”sinden anlamayan insanların elinde heder olup gittiğini.
Milletimizin ve onun göz bebeği olan evlatlarımızın gönlünde taht kurup, onların yüreğine dokunup dönüştüren birer gönül eri olması gereken öğretmenlerimizin, değerinin nasıl ayaklar altına, bilinçsizce alındığını.
Çocuğunun eğitimi için hocasından tokat yemeye razı olan bir hükümdar yetiştiren bu millet, nasıl olduda, en küçük bir problem karşısında, okul basan, öğretmen tartaklayan, öğrencilerinin önünde öğretmenin itibarını yerle bir eden bir millete dönüşüverdi. Bu anlayışla büyük medeniyet hayalimiz, hayalden öteye geçemeyecektir.
Bir Milli Eğitim Bakanı düşünün, göreve geldiği ilk gün "Benim öğretmenim dünyanın en değerli işini yapıyor. İnsan yetiştiriyor. O her şeyin en iyisine layık. Sadece bir gün değil, bir ömür başımızın tacıdır” desin.
Bir Milli Eğitim Bakanı düşünün, eğitimin tüm inceliklerini bilen, büyük medeniyet yolculuğundaki Türkiye’nin hızına hız katan. Eğitim konusunda atılacak tüm yanlış adımlara, kimden gelirse gelsin, neye mâlolursa olsun geçit vermeyen bir Bakan...
Ne tuhaf değil mi? Tüm kamu çalışanları arasında, meslek grupları arasında, en çok sayıya sahip olan öğretmenlerin, kendi içinden yetişmiş, eğitimin bütün inceliklerine vakıf bir eğitimci bakanı olmasın.
Mecliste milli eğitim komisyonunda, asla yeteri kadar eğitimci milletvekilimiz olmadı.
15 yıllık tek başına, güçlü iktidarın getirdiği yozlaşma, menfaat çeteleri tarafından siyaseti ve bürokrasiyi kuşatmıştır. Siyasette ve bürokraside temiz, taze kan ihtiyacı olabilecek bir değişim ve dönüşüm için, bu ülkenin entelektüel birikimini içinde barındıran bir gruba/ memura siyaset yasağının kalkması, eğitimci millet vekilleri, eğitim politikaları ve eğitim yönetimi konusunda Yeni Türkiye’ye hız ve vizyon kazandıracaktır.
Yeniden BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN,
Yeniden Büyük medeniyetimizin inşası için, ÖNCE EĞİTİM ...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.