Orda Doğu Paktı Kurulmalı!
Küresel akım Irak'a girdiğinde; "Burada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, haritalar değişecek, İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de yeni bir yapılanma olacak" küstahça ve alçakça yapılan bu açıklamanın ardından, bölge yeniden dizayn edilmeye başlandı. Hepinizin bildiği gibi, Deaş adında bir örgüt üretildi, silahlandırıldı, Orta Doğu ya salındı. Sonra da kendi ürettikleri bu örgütü yine kendileri yok etmek bahanesi ile, Orta Doğu'yu kan gölüne çevirdiler. Şehir şehir, köy köy, kasaba kasaba yerleştiler veya yerleştirildiler. Orta Doğu'dan bir daha çıkmamak üzere yerleşirken , bölgeyi silah deposu haline getirerek, hiç bitmeyecek savaşların başlamasına neden oldular.
(Hala da yerleştirilmeye devam ediliyor. Özellikle, Barzani Referandumundan sonra, başta Duhok olmak üzere, Süleymaniye, Musul, Kerkük, Erbil, Sincar ve Zaho da yahudi mahalleleri kuruldu. Binlerce Yahudi yerleştirildi ve hala da yerleştirilmeye devam ediliyor. )
Irak'ı fiili olarak parçaladılar, Suriye'yi parçaladılar ama Türkiye tahminlerinin üzerinde bir direniş göstererek dik durdu ve bütün hesaplarını alt üst etti. Gezi eylemleri ve 15 Temmuz İşgal Hareketi gibi alçakla oyunları ile parçalamayı denediler olmadı. Zayıf ve güçsüz düşürmek için ellerinden geleni yaptılar , o da olmadı. Açıkçası Türkiye'ye rağmen rahatça at koşturamadılar. Ve çok daha başka bir yol denediler. O da inşallah ellerinde patlayacak. Türkiye'yi çepeçevre kuşatma harekatı olan ve planı olan, " Kuzey Irak 'da kurulması düşünülen Bağımsız Kürt Devleti"
Geçmiş yazılarımızda defaten söyledik, "Kuzey Irak 'da Barzani'nin bağımsız bir devlet kurması imkansız denecek kadar zor " ve asıl mesele Suriye ve özellikle kuzeyi, bütün dikkatimizi bu bölgeye vermemiz gerekir demiştik. Çünkü bizi Barzani ile meşgul ederken diğer taraftan Suriye'de milli güvenliğimizi tehdit edecek gelişmeler oluyordu.
PKK-PYD-YPG en modern silahlarla donatılmış olarak, Suriye topraklarına çıkmamak üzere yerleşiyorlardı. Ve bunu yerleştiren bizzat ABD nin kendisiydi. 90 Bin tepeden tırnağı silahlı bir ordu.(Bütün Orta Doğu'yu düşünecek olursak bu sayı yüz binleri buluyor. Yıllarca kurulan tezgahın, elli yıllık planın bir sonucu)
Bu gerçekler Işığında, Irak ile Başika kampından dolayı nerede ise savaş tam tamları çalındı. İran ile zaten çoğu kez yıldızlarımız barışmadı. Bir çok defa karşı karşıya geldik. Ancak emperyal devletlerin bu son hamlesi bölge ülkelerinin bir araya gelmesine vesile oldu. Yani , şer gibi gözüken olay, hayırlara vesile olacak gibi gözükmekte. Türkiye-İran-Irak yani tabiri caizse düşman kardeşler, savaş baltalarını toprağa gömerek, ortak düşmanları konusunda birleşme yolunu tercih ettiler. Ortak tatbikatlar, ciddi dostluk sinyallerinin verilmesi, karşılıklı görüşmeler bölgede hiç olmadığı kadar bahar rüzgarı estiriyor. Hatta öyle rüzgarlar esiyor ki, bu ortaklığın, "Stratejik ortaklık" haline gelmesi an meselesi.
Elbette bu durum emperyal güçleri son derece rahatsız etti. Oyun üzerine oyun, tezgah üzerine tezgah tertipliyorlar. Buna karşılık, Bölgede, Türkiye'nin dostluk çıkarmaları meyvelerini verdi. Ortak deklarasyonlar yayınlanmaya başlandı. Hatta Irak, Türkiye'yi askeri güç olarak bölgeye davet ederse, bu hiç de sürpriz bir sonuç olmayacak.
Türkiye'nin gücünü test edenler, gerektiği zaman gerektiği dersi alıyorlar. Türkiye'nin en zayıf anında, Fırat Kalkanı gibi müthiş bir operasyonu, (Bütün alçakça hainliklere rağmen) başarı ile tamamlaması, emperyal güçlerin bölge ile ilgili kararlar verirken bir kez daha düşünmelerine neden oldu. Yani aslında evdeki hesap çarşıya uymadı. O çarşıda Türkiye gerçeği vardı.
Türkiye İdlib’te. İdlib Türkiye için son derece önemli bir stratejik mevki. Hangi antlaşma gereği olursa olsun Türkiye burada . Türkiye, Ulusal Güvenliğimiz için, 911 km lik Suriye sınırını tam güvenceye almakta kararlı. Olması gereken, doğru olanı da bu. Ayrıca, İdlib'e hakim olmak, PKK-PYD nin Akdeniz'le arasına set çekilmesi, bağlantısının kesilmesi demek. Suriye'de taşlar bir kez daha yerinden oynadı. Oyun kurucular, bir kez daha mağlup oldular. Türkiye'nin bölgenin en güçlü ülkesi olduğu, Türkiye'ye rağmen hiçbir şeyin yapılamayacağını artık herkes anlamış olmalı ve kartlarını ona göre karmalı.
Bir kez daha bir gerçeğin altını çizmemiz gerekir. "ALANDA, SAHADA YOKSANIZ MASADA DA YOKSUNUZ. OLURSANIZ MASADA DA OLURSUNUZ"
Ancak çok önemli bir husus var ki Türkiye asla bunu göz ardı etmemeli. Bu güne kadar oluşması asla mümkün değil denilen olay gerçekleşmiş, Türkiye- İran-Irak- , hiç olmadıkları kadar dost olmuşlardır. Bu dostluğun sürekli olması bölge ülkelerinin çıkar ve menfaatleri açısından elzemdir. Bunu bir adım daha ileri götürerek üçlü ittifak kurmanın tam zamanıdır. Suudi Arabistan'ın bile ABD ye rağmen Rusya ile anlaşıp S-400’leri almaları bütün dengelerin tekrar gözden geçirilmesini sağladı.
Evet Orta Doğuda acilen üçlü ittifak kurulmalıdır. Bu ORTA DOĞU PAKTI olabilir. Türkiye GÜÇ MERKEZİ olmalıdır diye defalarca yazdık. Şimdi bunun tam zamanı. Bu güç merkezi için atılacak en uygun adımların bu günlerde olduğu açıktır. Fırat Kalkanı Operasyonu ile gücünü ispatlamış bir Türkiye, inşallah İdlib Operasyonundan da büyük bir başarı ile çıkacak. Orta Doğu Paktı ile bunun taçlandırılmasının doğru olacağı kanaatindeyim.
Görünen o ki, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin referandum kartı ile, Kuzey Irak problemi daha uzun yıllar sürecek. Hemen çözülecek bir mesele olmadığı açıktır. Türkiye bu süreyi çok iyi kullanmalı. Türkmen kardeşlerimizin can ve mal güvenliğinin sağlanması, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, bölge ülkeleri ile dostluk ilişkilerimizin güçlenmesi elbette olmazsa olmazlarımız olmalı. Ancak bu arada körfez ülkeleri ile de ilişkilerimizin üst düzeye çıkartılması unutulmamalı. Yukarda bahsettiğimiz gibi Suudi Arabistan'ın Rusya ile silah antlaşması yapması bir nevi ABD ye rest çekme anlamı taşımaktadır veya Suudi Arabistan'ın ABD’yi tehdit etmesi. (ABD'nin, Suud ile kapalı kapılar ardında yapılan antlaşmalara uymaması sonucu, "Sen olmazsan Rusya olur" kartını ortaya koyması)
Özetle, bu bölgede, sıcak savaşın devamını çıkarlarına uygun gören emperyal güçler, yangına sürekli benzin dökerken, taşlar yerinden oynuyor, tuzaklar yeniden kuruluyor. Ülkeler hamle üzerine hamle yapıyorlar.
ÜLKELERİN DOSTLUKLARI DEĞİL, ÇIKAR VE MENFAATLERİ OLDUĞU ASLA UNUTULMAMALI.
GÜÇLÜ OLMAK, KENDİ GÜÇ MERKEZİMİZİ OLUŞTURMAK ZORUNDAYIZ.
ÇÜNKÜ, NE KADAR GÜÇLÜ İSENİZ, O KADAR ÖZGÜRSÜNÜZ!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.