Sınır hattımızda yaşanılanlar yeni tuzakların ayak sesleri.

Daeşin yaratıcısı olan ABD, yıllar önce kimyasal silah var bahanesi ile sömürüsü altına aldığı Irak ile Ortadoğu´da büyük bir karışıklığı hedefliyor.

Mısır, Libya, Tunus, Suriye gibi ülkelerde çıkardığı iç karışıklıklarla istediğini bulan CİA, bu hayalini bir tık ileriye taşıyıp Türkiye, Suudi Arabistan, Katar üzerinde de bir karışıklık gerçekleştirmek istemişti.

Türkiye adım adım iç karışıklığa doğru itilmek istenirken, Türk halkının diğer halklara benzemediğini gören devletler yeni taktikler peşine düştü.

Öncelikle Suriye sadece Suriye devletinden ibaret değildir. Suriye akrabalarımızın olduğu, hısımlarımızın bir sınır çizgisinden uzakta yaşadığı bir yerdir.

Suriye´de yaşanılan, devreye sokulan şer odağının Hataya yansımayacağını düşünmek büyük bir ahmaklıktır.

İşte tam bu noktada bu zamana kadar türlü hilelerle karıştırmak istedikleri Türkiye karışmadı diye, şimdi de Uçaklarla havadan, karadan ise Irak birlikleri ile Suriye´ye girmeye çalışan ABD, bundan önce olduğu gibi, yine milyonlarca lira harcayıp, büyük zayiatlar verip kıçının üzerine oturacak...

Oturacak oturmasına da, bu zamana kadar zararını bile kara çeviren bir devlet olduğunu bilmeyeniniz yok!

Silahla kaybetse bile akıl oyunları ile yine istediğini elde edecek.

Dış güçlerin İslam ülkeleri üzerinde planladığı oyunlara baktığımızda görüntü itibariyle petrol arayışı görülse de, bu işin sadece petrolden ibaret olmadığını anlamamız gerekiyor.

Emin olmamız gerekiyor ki, Hristiyan birliğinin petrolden daha fazla önemsediği bir şey var; İnanç...

Haçlı birlikleri İstanbul´un Fethinden bu yana kendisini İslam ülkeleri üzerinden alacaklı gördüğünü unutmamalıyız.

Tablo bu kadar net iken, Suriye´nin çok güvendiği Rusya´nın dini inancını unutmamamız gerekiyor.

Irak´ın satılmış beyinlerle yönetildiğini unutmamız gerekiyor,

İran´ın Şii yaklaşım şeklinin Hristiyan düşüncelerinden daha masum olmadığı bilmemiz gerekiyor.

Mısır´ın şuan satın alınmış bir darbeci ile yönetildiği unutmamamız gerekiyor.

Kısaca bu gelişmelerin baş aktörleri olan beşli çetenin dünyada oluşturduğu bir sistem ile İslam ülkelerinde ki oyunlar, sınırlarımızı çepe çevre saran büyük bir tehlikeyi, büyük bir tuzağı barındırıyor.

Ortak gayenin yüzyıllardır alınması gereken bir öçten ibaret olduğunu bilen şer odağının, omurgasızları istediği gibi kullandığını bilmemiz gerekiyor.

Sonuç olarak hepsinin ortak gayesi olan Türkiye´yi yıkma hayali yeni bir dünya savaşına göz kırpmadan girecek leş yiyicilerin hazır ve nazır olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Bu bağlamda özellikle devletimizin sivil toplum örgütleri ile birlikte halkın nabzına inen, ana maddesi yardımlaşma olan, ana maddesi inanç kardeşliği olan, ana maddesi; bizim bizden başka dostumuzun olmadığını deklare eden çalışmalarımızı hesaba katmayan baş satıcılar, halka rağmen başarılı olma gayretindeler.

Zaman gösterecektir ki, Suriye halkına uzanan kardeşlik eli karşılıksız kalmayacak, Iraklı Sünni Müslümanlara yapılan gönülden yardımlar sonuçsuz kalmayacaktır.

Belki acı gelecek ama yeni bir dünya savaşının başlayacağı muhakkak. Hepimiz birer nefer olarak bu savaşta ülkemizin savunucuları olarak hazır ve nazır bekleyeceğiz.