Yaşattığını yaşatmadıkça ölmezsin!
Her ne kadar bu deyim, "Kınadığını yaşamadıkça ölmezsin!" şeklinde ise de, biz bunu değişik şekillerde söyleyebiliriz. Bu sözün bir kez daha gerçekleştiğini gördük.
Bir önceki yazımız da, "Devletlerin dostlukları yoktur, çıkar ilişkileri vardır" demiş ve nasıl olduğunu kısaca anlatmıştık. Hatta bazı arkadaşlarımız ufaktan, "tiye" alarak, yeni mi öğrendin anlamında, "Günaydın!" demişlerdi. Evet bu yüzyıllardır bilinen bir gerçek. Ancak öyle algı operasyonları yapılıyor ki, en berbat yalan bile gerçekmiş gibi aktarılıp toplumların inanması sağlanarak yönlendiriliyor. Bu da felaketlerin başlangıcı oluyor. Bunun bugün bir çok örneğini görüyoruz, yaşıyoruz. Bundan dolayıdır ki, biz devletler arasındaki ilişkileri bilmeden, onların ağzından çıkacak sözlere inanan bir topluluk haline gelmedik mi?
Kandırılmak, aldatılmak, ihanete uğramak, arkadan hançerlenmek gibi sözleri sürekli duyar olmadık mı? Bunun ortak nedeni, muhatabımıza inanmak, güvenmek değil mi? Samimi olmak, güvenilir olmak, dürüst, namuslu, ahlaklı, faziletli olmak istisnasız her kişinin olması gereken bir durum değil mi? Ama gerçeğin böyle olmadığını yaşadığımız olaylar açık bir şekilde bize gösteriyor. Özellikle son yıllarda, "Arkadan hançerlemek" deyimini sıkça duyar olduk!
Bu deyimi en son bu yazımızın kaleme alındığı saatlerde, IKBY (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi) sabık başkanı (istifa ettiği söylendi.) Barzani söyledi; "ABD beni arkadan hançerledi. Irak ordusu ve Haşdi Şabi ABD silahları ile bize saldırdı. ABD hiç bir şey yapmadı!"
Hemen tabi aklınıza şu soru geliyor ; "Sen bu güne kadar kaç kişiyi arkadan hançerledin?" En son vukuatın da Türkiye'yi arkadan hançerlemek değil mi?! Çok ilginçtir, Barzani Türkiye'den gördüğü itibarı hiç bir ülkeden görmemiştir. Ve tabi ki Türkiye'ye yaptığı ihaneti de hiçbir ülkeye yapmamıştır.
25 Eylül de yapılan, " Referandum" bir ay gibi kısa sürede, "Yok hükmünde" oldu. Dostlarınıza yaptığınız ihanetin bedelini işte bu kadar kısa sürede ödersiniz. Ne demiştik, "Bunlar senin daha iyi günlerin" öyle de olacak. Sen birilerini kandırıyorsan, ihanet ediyorsan, birilerinin de seni kandırması ihanet etmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Bunda şaşılacak bir şey yok. Çünkü; "Yaşattığını yaşıyorsun".
İhanet eden, ihanetin bedelini çok ağır öder, Barzani gibi. Bakın elinde ne kaldı. Bırakın birçok şeyi, dün var olan bölgesel yönetimi bugün buhar oldu. Dün var olan itibarı bugün yerlerde sürünüyor. Tekrarlıyoruz! "Bu günler Barzani'in iyi günleri" Kendi halkına hürriyet, huzur , refah ve bolluk vadeden bir lider, bunu gerçekleştirmek yerine daha da kötüye giden bir durum oluşturmuş sa, başına neler gelebileceğini tarihe bakarsanız net bir şekilde görürsünüz.
"Çevremiz deki dost görünen, ama eline fırsat geçtiğinde en azılı düşman olmaktan geri kalmayan, yüzlerinde insan maskesi olanlarda, Barzani ve onun gibilerinin düştüğü durumu düşünerek, yapmış olduğu veya yapacağı hainlik ve alçaklıkları bir kez daha gözden geçirmeleri şiddetle tavsiye olunur. Aksi halde görüldüğü gibi son pişmanlık fayda vermiyor. Ok yaydan çıktığı zaman geriye dönüşü olmadığı gibi."
Hz. Peygamber ne güzel söylemiş; "Sizin hayr bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayr vardır" diye. Evet Barzani canımızı yaktı. "Can yakan, canı yanacağı günü beklesin" hadisi çok geçmeden gerçeğe dönüştü.
Peki burada ki hayr nedir? Bu olay, Türkiye-İran-Irak üçlüsünün hiç olmayacağı kadar bir birlerine yakın olduğudur. Öyle ki, tam da sıkıntılı ve tehlikeli , karşılıklı restleşmelerin olduğu bir dönemde. Düşünebiliyor musunuz Irak ile ortak tatbikat yaptık, Iran ile ortaklaşa Kandile operasyon düzenleme kararı aldık, karşılıklı ekonomik ve askeri ilişkiler üst boyuta taşındı, Irak ile olan sekiz milyar dolarlık ticaret hacminin yükseltilmesine karar verildi. (ki bu rakam son derece ciddi bir rakamdır.)
Yeter mi? Elbette yetmez. Bölge ülkelerinin birbirleri ile çok daha iyi ilişkiler içinde olması gerekir. Ancak emperyal devletlerin bunun böyle sürmemesi için ellerinden geleni değil, gelmeyeni de yapacakları kesin.
Kartlar yeniden karıldı. Oyunlar yeniden kuruluyor. Orta Doğu tam bir satranç tahtası. Her ülke hamlelerini yaparken, bölge ülkelerinin bütün hamlelerini düşünerek yapıyor. Yanlış hamlenin bedelini her ülke en ağır şekilde ödüyor.
Kartlar yeniden karıldı, yeni oyunlar tezgahlanıyor dedik. Şurası çok açık net bir şekilde bilinmelidir ki, ABD, Orta Doğu ve özellikle Suriye üzerindeki hiçbir emelinden asla vazgeçmedi. Sadece hamlelerini değiştiriyor. Yeni hamlesi ise tam da İslam Dünyasını karıştıracak cinsten. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz el Suud, ülkelerinin 'ılımlı İslam’a döndüğünü' belirterek, 'aşırıcılığı' yakında yok edeceklerini söyledi.
Tabi hemen aklınıza Fetö Terör Örgütü Lilderinin sözleri aklınıza geldi. "Ilımlı İslam ve Dinler arası diyalog"
Ne demek ılımlı İslam'a dönmek? İslam'ın ılımlısı, ılımsızı mı olur ? Kim, hangi kafa çıkartıyor bunu ? Aşırılıktan kastedilen nedir? Kur'an'ın aşırıya kaçanları ikazı son derece serttir. Suud bu güne kadar Kur'an ve Sünnetin dışında aşırılık yapmışsa, demek ki gerçek İslam'ı uygulamamış demektir. Prens bu güne kadar indirilen İslam'ı uygulamadıklarını mı itiraf etti? (Bu konu ilerleyen günlerde ciddi bir şekilde kaleme alınıp yayımlanacaktır.)
Görünen o ki, gerek körfez ülkelerinde , gerekse Orta Doğuda hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Söylediğimizi tekrar ediyoruz. Herkes yapacağı hamleyi çok iyi düşünerek yapmalı.
Veliaht Prensinin sözü, ABD'nin satranç tahtasında ki hamlesidir. Sıra diğer ülkelerde.
Dilek, temenni ve duamız odur ki, Türkiye yanlış hamle yapmasın! Veya yaptığı hamle en doğru hamle olsun.
VE ABD UNUTMASIN! MAZLUM MİLLETLERE YAŞATIĞINI MUTLAKA YAŞAYACAKTIR!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.