X,Y,Z kuşakları ve gelişim süreci
Kuşaklar arası farklılıkların milattan önceki yıllardan beri insanoğlunun gündemini meşgul eden bir konu olduğuna dair görüşler var. Her dönem insanlar kendilerinden sonraki kuşakları anlamakta güçlük çekmiş ve yeni kuşaklar eskileri geri kafalı bulmuştur. Şu bir gerçek ki günümüz iş dünyasının da üzerine çok konuştuğu ve kafa yorduğu konu kuşakların hayata ve işe bakış açılarının farklı olduğu. Peki neler faklı? İletişim tarzı, düşünme tarzı, motivasyon faktörleri, öncelikler, öğrenme şekli ve ihtiyaçları, görünüm, karar verme süreci, çalışma tarzı ve beklentiler çoğu zaman oldukça farklı. Bu durum hem ilişki yönetimi hem de tutundurma açısından çok ciddi önem arz ediyor. Kuşaklara ve özelliklerine bakmak gerekirse;
Sessiz kuşak;1927-1945 yılları arasında dünyaya geldiler, genellikle büyük anneler, büyük babalarımız bu kuşaktandır. Bir başka adı ile Cumhuriyet kuşağı. Türkiye de nüfusun %7 kadarını bu grubun oluşturduğu söyleniyor. Savaşın onları sessiz insanlar yaptığı yaklaşımı yaygın olduğu için bu ismin verildiği söylenir. Onlar için ‘’Uyumlu’’ etiketlemesi yapılmıştır. Kıtlık, yokluk ve pek çok sıkıntıyı tecrübe etmiş olan bu neslin insanları tasarruflu olmayı bilmiştir. Har vurup harman savurmayan, sahip olduğu her şeyin bir değer olduğunu fark eden bir gruptur. En gençleri şu anda 69 yaşında oldukları için iş hayatında oldukça azlar. Olanlar ise ‘’usta’’ tabir edilen işinin hocası olmuş üstatlardır.
Babyboomer kuşağı; 1946-1964 yılları arasında dünyaya geldiler. “II. Dünya savaşından hemen sonra başlayıp 1960 yılına dek devam eden doğum sayısındaki patlama bu kuşağa adını vermiştir. Bu kuşağa sandviç kuşağı da denir sebebi ise yaşadıkları evlerde hem anne babalarına hem de çocuklarına bakmalarıdır. Bu neslin çok büyük çoğunluğu teknolojiyi benimseyememiştir. İş sadakatleri yüksektir. Çalıştığı ilk yerden emekli olmuş pek çok insan vardır bu kuşaktan. Kanaatkârlık duyguları oldukça yüksektir. Ülkemizin %19’unu oluşturuyorlar. Yaşları artık 50 üzeri olan bu kuşak belirli bir yaşam standardı ve gelire sahip ve şu an en rahat harcama yapabilecek durumda. Şu an ülkeyi yönetenlerin çok büyük bir kısmı bu kuşaktan. Net olarak özelliklerini sıralarsak;
Saygıyı çok önemserler, bol teşekkür almak isterler .‘’Adam yerine konmak’’ tabiri iş hayatındaki beklentilerini iyi ifade eder. Organizasyonel konulara dahil olmak, görev almak isterler. Yaşlanmadan ölmek isteyen nesil olarak tanımlanırlar. Kendilerine iyi bakarlar. Teknolojiyi benimseyememişler, zoraki kullanmak durumunda kalmışlar. Düzenli, arşivci ve tedbirlidir.
(1980 yılının Kasım ayı su faturasını 2 dakikada bulabilirler). Zor sahip oldukları için sahip olduklarına değer verirler, özenirler.(Ev-araba-kıyafet-telefon). İhtilal dönemini yaşadıkları için ‘’ülkede huzur’’ hep en büyük istekleridir. İş değiştirmek, boşanmak, şehir değiştirmek onlar için uzak durulması gereken kararlar, çok elzem olmadıkça yapmazlar. Borçlanmaktan korkarlar. Çocuklar yaşlanınca bize bakar beklentisinin olacağı son kuşak olduğu düşünülüyor. Sonraki kuşaklarda giderek azalan alışkanlıklar olan akşam oturmaları, bayram ziyaretleri, taziyeler ve hayırlama gezmeleri, asker uğurlamaları vb bu jenerasyonun rutinleri vardır. Kadercilerdir.
X kuşağı; 1965-1979 yılları arasında dünyaya geldiler. X nesli otoriteye saygılı, kurallardan rahatsızlık duymayan, yaptığı işte üst düzey enerji sarf ederek çalışan, ait olmaktan ve aidiyetten hiç rahatsızlık duymayan bir nesil. Kariyeri çok önemseyen ve aşama kaydetmek için emek vermek ve sebat etmek gerektiğini idrak etmiş bir nesildir. Yaşamak için çalışmanın bir zaruriyet olduğunu düşünürler. İşsiz kalmak, çalışmamak onlar için ciddi bir endişe kaynağıdır. Sırf bu duruma düşmemek için yıllarca sevmedikleri işleri yapıp, hoşlanmadıkları insanlarla çalışmışlardır. Bu nesil teknolojinin gelişimine bizzat tanıklık etmiştir. İş yapış modelinin değiştiği sürecin bizzat uygulayıcıları olmuş, manuel sistemleri teknoloji ile yapmayı öğrenmişlerdir. Türkiye’nin %22’sini bu kuşak oluşturuyor.
Güvende hissetmeyi önemser, gelecekten endişelidir. Otoriteye saygılıdır, bir gün kendisinin de otorite olacağını bilir. Kolektif karar almayı önemser, dışarıda bırakılınca küser. Kadının iş gücüne katılımının ciddi arttığı bir kuşaktır. En apolitik grubun bu kuşak olduğu söylenir. Görev ve sorumluluk bilinçleri yüksektir, iş odaklı ve tutarlıdır. Terfi almayı çok önemserler, terfi için sebat edip yıllarca çalışır. Fedakârlık etmeye yatkındır. Gerekirse özel hayatını ihmal eder. Pessimist olmaya daha yatkınlardır. Genellikle oldukça şüphecidir, bir önceki kuşağın temkinli ol telkinleri ile büyümüşlerdir. Seyahat etmeyi, dünyayı dolaşmayı en fazla isteyen kuşaktır.
Daha iyi yaşamak ve yaşatmak için az çocuk sahibi olmak gerektiğine inanırlar. Boşanmanın normalleşmesi, iş değiştirme cesareti, evlenmeden aileden ayrı yaşama gibi major değişikliklerin öncüsü oldular. İş işteyken bulunur yaklaşımın mucitleri oldukları düşünülür. Bir sonraki kuşak gibi cesur değillerdir. Pragmatist bakarlar. “Peki bunun faydası ne olacak?” temel yaklaşımlarıdır. Harcama konusunda ne bir önceki kuşak kadar temkinli ne de bir sonraki kuşak kadar rahat olmuşlardır. Ayaklarını yorganlarına göre uzatmasalar da frene basmayı bilirler. Komşunun kızıyla, oğluyla kıyaslanarak büyüdüler.
Y kuşağı; 1980-1999 yılları arasında dünyaya geldiler. ‘’Farkını fark ettiren kuşak’’ tanımlaması son derece uygun olur diye düşünüyorum. Özgürlük, bağımsızlık onların olmazsa olmazları. İş yaşamına bakışları ise önceki kuşaklardan oldukça farklı. Zamandan ve mekandan bağımsız çalışmayı seven kuşak da diyebiliriz. Benim gözlemim gece yatmaz, sabah kalkmaz iş modelinin öncüsü bu kuşaktır. Süreçten ziyade sonuca odaklı iş yaparlar dolayısı ile mesai saatlerinin didiklenmesinden ziyade istenen çıktının elde edilip edilmediğine bakarlar.
İş hayatında aidiyet kavramı onlar için çok anlam ifade etmez, mutlu olmadıkları işleri yapmaz kötü hissettiren insanlarla çalışmazlar. Bireysel olarak kendilerinin ne düşündüğü ve hissettiğini çok önemserler ve onlara istemedikleri bir şeyi yaptırmak neredeyse imkansızdır. Ailelerin çocukları pamuklara sarma döneminin çocukları bu kuşak.’’ Aman çocuğum yeter ki sen üzülme biz sana maddi manevi hep destek tam destek oluruz.’’ yaklaşımı bu kuşağın mücadele ruhunu oldukça azaltmıştır. Y kuşağı hızlı kariyer yapma ihtirası yada kendi işini kurmak konusunda gösterdiği cesaret ile de diğer kuşaklardan oldukça farklıdır. Risk almayı sever. Çalışmak için yaşamaz, yaşamak için çalışırlar.
Hatta artık pek çok şirketin bu kuşağın motivasyonunu yükseltmek adına Cumartesi çalışmalarına ‘’stop’’ diyeceği düşünülüyor. Özgüvenleri oldukça yüksektir. Düşüncelerini çok rahat ifade ederler. Mizah duyguları oldukça gelişmiş olduğu için ofislere neşe ve enerji veren bir gruptur. Klişeden hoşlanmaz ve adını aldı ‘’why‘’ kelimesi gibi hep neden diye sorar ve sorgular. Y kuşağının sadakati tüm işverenler için oldukça önemli çünkü iş dünyanın önemli bir kısmını onlar oluşturuyor. Bunu idrak eden kurumların mutlaka ama mutlaka eğlenceyi işin bir parçası haline getirmek yönünde iş yapış modellerini revize etmesi gerekiyor. Sıkıcı toplantılar, anlamsız çalıştaylar, sonuç alınamayan projeler Y kuşağını bezdirir. Kuralları sevmezler. Bir iş yerinde yayınlanan kılık kıyafet yönetmeliği diğer kuşaklarda aslında iyi oldu böyle bir şeye ihtiyaç vardı şeklinde yorumlanırken Y kuşağı ‘’ne alaka ya?’’ diyebilir. Teknolojiyi çok iyi kullanırlar ve bloglarda forumlara görüş belirtirler. Ülkemizin %35’ini oluşturmaktadırlar.
Patron benim tarzını sevmez, hele yetkinliğine inanmadığı yöneticiye hiç tahammül edemezler. İşi rapor ettiği kişinin kalitesini önemser. Ezber bozan işleri ve yaklaşımları severler, klişe söylemler ve yaklaşımlardan etkilenmezler. Eş kıdemli-meslektaş tarzını sever, hiyerarşiyi mantıklı bulmazlar. Hemen mevkii ister, beklemeye tahammülü azdır. Esnek ve eğlenceli çalışma ortamı sağlayan şirketleri tercih ederler. Informal diyalogları ve tarzı sever, acımasız eleştirir.
Koçluk ve mentorluk beklentisi vardır. Kendisine katkısı olmayan şirketlerde ve işlerde vakit harcamaz. Değişimi sever ve oldukça yenilikçidir. Kendi çıkarları şirket çıkarlarının önündedir. Haklarını sorgular. Hızlı uyum sağlarlar, yaratıcılıkları oldukça yüksektir. Kitlesel değil, kişiye özel olanı severler. Kişiye özel ödüller ve motivasyon araçlarını isterler. Rol belirsizliğini sevmez, kendisinden istenenin net bildirilmesini ister. Çoğunluğun hayali bir gün kendi işini kurmaktır. Teknoloji için para harcamaktan imtina etmezler. Büyük bir çoğunluğu gelirinin üzerinde para harcar, borçlanmaktan korkmaz. İletişime açıklardır ve işbirliğine oldukça yatkınlar. Yeter ki onların lisanı ile konuşulabilsin. Özgüvenlerinin yüksekliği bazen rahatsız edecek kadar abartılı olabilir. Akranlarının onayını ve düşüncesini en fazla düşünen kuşaktır. Akranlarının sayısının çok olduğu şirketlerde çalışmayı tercih ederler. Gelecekleri ile ilgili inisiyatif koyarlar. Babyboomer ve X kuşağının önemsediği ‘’siz’’ yerine ‘’sen’’ demeyi, hanım- bey sıfatlarından ziyade isim ile hitap etmeyi severler, resmiyet onlara göre değil vesselam.
Z kuşağı; 2000 yılı ve sonrasında dünyaya geldiler. Elinden tablet PC düşmeyen nesil. Teknoloji le doğdular ve öyle büyüyorlar. Onları teknoloji ile kabul etmek ve soyutlamamaya çalışmak en doğru yaklaşım. İnternet ile sosyalleşen çocuklar da diyebiliriz. Her şey o kadar önlerine hazır geldi ki mutlu edilmeleri oldukça zor olan bir nesil. Multitasking konusunda çok iyi olmaları bekleniyor aynı andan birden fazla şeye odaklanabiliyorlar. Ülkemizin %17’sini oluşturuyorlar.
Eğitim seviyeleri ve kaliteleri artacak, birden fazla yabancı dili biliyor olacaklar. Bağımsızlığına özen gösterilen bir nesil oldukları için yaratıcılıkları yüksek olacak İnandıklarını ve doğru bildiklerini rahatça ifade edecekler. Y kuşağı ile rahat anlaşacakları düşünülüyor. İletişim ve insan ilişkileri konusunda iyi olmalı ‘’müşteri odaklılık’’ da fark attıracaklarını düşündürüyor. İnternet ile coğrafi sınırları kaldırmaları güvenlerini
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.