Darbe girişiminin gerçekleştiği cuma günü bende herkes gibi ne olduğunu anlamadan üzerimizden uçan F-16’ların neden uçtuğunu araştırmaya başladım. Derken Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün kapatıldığı bilgisi geldi. Aklıma ilk gelen düşünce ya bir terör saldırısı olduğu ya da Türkiye’nin savaşa girdiği yönündeydi. Darbe girişimi olduğu aklımın ucuna bile gelmedi. Darbe kelimesini ilk başta devlete muhalif olan ve darbe olduğu için zil takıp oynayanlar dile getirdi. Başbakan Binali Yıldırım “bu bir kalkışmadır” diyene kadar inanmak istemedim. Ama o saatten sonra tek düşünmemiz gerekenin vatan olduğunu ve büyük bir telaşla beni arayanlara çetin bir sınavdan geçtiğimizi ve mücadele etmemiz gerektiğini savundum. O gece sadece canını düşünen insanlar bankamatiklere, marketlere koştu. Belki de darbenin olmasını içten içe isteyen insanlar ilk anda sevindi. Türkiye’nin bir bütün olması darbe girişimini destansı bir mücadeleyle engelledi. Belki şehitler verdik ama bu kutsal mücadele olmasaydı sayısı 208 olan şehitlerimizin sayısının çok daha artacağını unutmamız gerek. Belki canlarımız yandı, ciğerlerimiz dağlandı ancak vatanı haine teslim etmedik. Darbe gerçekleşseydi diye düşünmek bile istemiyorum ama ya gerçekleşseydi, binlerce insan büyük mağduriyet yaşayacak, binlerce can gidecekti. Bu darbe girişimi bir şeyi bize bir kere daha hatırlattı; bir olursak, birlik olursak Allah’ın izniyle her şeyin üstesinden geliriz. Önce Türkiye olarak hainler karşısında bir olduk, şimdi bize her türlü hainlik yapan emperyalist güçler karşısında Müslümanlar olarak Türkiye’nin önderliğinde bir olmalıyız.           

90’lı yıllarda doğmuş nesil olarak ilk defa aklımız başımızdayken bir darbe girişimine şahit olduk. 28 Şubat darbesini çocuk olduğumuz için tam anlamıyla algılayamadık. Ama bu gün darbelerin ne kadar berbat olduğunu sadece anlamadık, yaşadık. Büyüklerimiz ve okuduğumuz kitaplarda yaşananları biliyorduk ama ilk defa bizde olayların içinde yer aldık. Dar düşüncelerle, dar ufuklarla gerçekleştirilen ve yönetime el koymak isteyen bu vatan hainleri bizi bir uçurumun kenarından aşağı itmeye çalıştı. Ancak milletimiz, devletine ve vatanına uçurumun kenarında sahip çıktı. Allah’ın izniyle bu badirelerin ardından sahip çıkmaya da devem edeceğiz. Ama şunu da unutmamak lazım bu hainler hala içerimizde ve hamle yapmak için pusuda bekliyorlar. Bunlar en ufak zerresi kalmayana kadar temizlenmeli, Türkiye içerisinde kanser hücresi gibi yer alan ve günden güne ele geçirmek için mücadele veren FETÖ’cüler kazına kazına ülkenin köklerinden temizlenmeye devam edilmeli. Bu olaylar paralel yapının ne denli bir örgüt olduğunu gözler önüne serdi. Kendi vatandaşına ateş etmekten çekinmeyen, ülkeyi kana bulamak için ellerinden geleni ardına koymayan, devletin imkânlarıyla devlete kafa tutan bu insan bile diyemeyeceğim mahlûklar için idamın derhal gelmesini vatanını seven her Türk vatandaşı gibi bende talep ediyorum.