Olayı biliyorsunuz.
Ülkenin Başkent’inde, Ankara’nın göbeğinde “okul dibinde pavyon rezaleti” yaşanıyor.
Habervaktim olayı günlerdir yazıp çiziyor.
Yetkilileri harekete geçirmek için elinden gelen ne varsa yapıyor.
Valiliği arıyor, ilçe belediyeleri arıyor, Büyükşehir’i arıyor, Milli Eğitim’i arıyor…
Kimse yetkili bu rezalete el atın da, bu pislik ortadan kalksın diye var gücüyle çabalıyor.
Habervaktim’in bundan kârı ne ki?
Ailelerimizi, geleceğimiz olan çocuklarımızı, sosyal hayatımızı düşünüyor gazetem.
Tek derdi bu:
Ailelere, gençlere, çocuklara zarar veren bir pislik var burda, bu pislik temizlensin.
Ama sonuç ne?
Maalesef tüm bu devlet kurumları topu birbirine atıyor.
Biri diyor, yetki bizde değil falancada.
Diğeri diyor, olur mu, yetki asıl onlarda.
Öbürü de çıkıyor, bu konuda yapacak bir şey yok diyor.
Bu nasıl bir haldir böyle?
Kanun ortada, yönetmelik çok açık.
Bu tür yerler eğitim kurumlarına şu kadar mesafeden yakın olamaz.
Lakin bu kanunu, yönetmeliği uygulayacak bir devlet kurumu yok!
Yazıklar olsun.
***
Valiliğin konuyla ilgili açıklaması ilkin makul gelmişti bana.
“Demek ki mevzuat böyle, belediyelerin sorumluluğunda bu pavyonların kapatılması, kaldırılması, taşınması. Valilik ne yapsın” diye düşünmüştüm.
Lakin öyle değilmiş.
Öyle olmadığını görmüş bulunuyorum.
Bunu da yine Habervaktim ortaya çıkardı.
Vali Alaaddin Yüksel beyefendi, sözkonusu galericiler olunca, sözkonusu hayvancılar olunca öyle bir sorumluluk almış; öyle işler yapmış ki, helal doğrusu!
Şehir içindeki galerileri büyük bir sorun olarak görerek, kolları sıvamış.
Havaalanı Yolu üzerinde kurulmuş olan OTONOMİ adlı özel yere taşınmaya zorluyor galericileri.
Genelge bile yayınlamış.
Galericiler “tamam taşınalım da OTONOMİ’de dükkanlar çok pahalı, bu karşılayamıyoruz” dese de, Vali Yüksel geri adım atmıyor:
“Orası beni ilgilendirmez, boşaltın burayı.”
Şu kararlılığa, şu devlet adamlığına, şu iradeye bakar mısın!
Helal yani!
Sayın Vali, Çubuk ve Akyurt’taki besi çiftlikleri için de benzer bir çalışma yapmış durumda.
Havaalanı’na kötü koku yayılıyormuş bu besi çiftliklerinden.
Bu yüzden ilgili belediyelere emirler de yağdırmış, “Şu şu mandırayı oradan hemen kaldırın yoksa hakkınızda cezai işlem başlatırım” diye.
Ne büyük görev aşkı!
Nerede bir nahoş durum var, kimseyi dinlemiyor, emirler yağdırıyor; sorumluluk alıp gereğini yapıyor!
Gel gör ki, sözkonusu “okul dibinde pavyon” oldu mu, “benim yetkimde değil” deyip kenara çekiliveriyor Vali Bey.
Ve biz bu konuda iki çift laf ettik mi, sitem geliyor Vali Bey’den.
Niye böyle yapıyormuşuz?
Çıldırmamak içten bile değil.
Siz işletmeler arasında ayrım yapın…
Gariban mandıracıları, galericileri “şehir dışı”na taşırken;
Okul dibinde kalmış pavyonlar karşısında “benim yetkimde değil” deyin,
Biz de alkış tutalım öyle mi?
Hadi ordan.
Yok öyle yağma.
İstenildi mi yapıldığını, yapılabildiğini besicilerde, galericilerde gördük Sayın Vali.
Bu pavyonlar konusunda da adım atabilirsiniz, yeter ki isteyin.
En azından belediyeleri yönlendirirsiniz.
“Bakın burada böyle bir sorun var, vatandaş şikayetçi” deyip, Ankara’da devletin bir numaralı görevlisi olarak gereğini; bu pisliğin ortadan kalkması için çalışma yapılmasını istersiniz.
Buna da mı yetkiniz yok Sayın Vali?
***
Bölgedeki vatandaşlar tepkili.
Yıllardır seslerini duyurmaya çalışıyor.
Yetkililerden bu pisliği kaldırmalarını istiyor.
Neden cevap vermiyorsunuz bu vatandaşlara; neden sorunları bu sorunları ile ilgilenmiyorsunuz Sayın Vali?
Bunlar insan değil mi?
Galericiler için tepki gelmiş ise, mandıralar için tepki gelmiş ise, bu tepkilerin sahipleri insan da, çocuklarını gönderdikleri okulun dibindeki pavyondan şikayetçi olanlar insan değil mi; onlar bu ülkenin vatandaşı değil mi?