Üreterek öğretip kazanalım, kazandıralım
Akyurt Nevzat Hüseyin Tiryaki Meslek Lisesi’nde çok güzel şeyler oluyor.
Duyunca “İşte bu” dedim.
Hem son derece öğretici hem de öğrenciler için iş garantisi oluşturan bir eğitim modeli... Ve de öğretirken kazanç sağlayan bir sistem…
Daha ne olsun?..
Aslında bu ilk defa hayata geçen bir eğitim modeli değil.
Kendi zamanımdan biliyorum, fabrika gibi üretim yapılan meslek liseleri o zaman da vardı. 90’lı, 2000’li yıllardan bahsediyorum. Mobilya bölümünde masa, sandalye, sıra üretilirdi… Elektrik bölümünde panolar vesaire… Ve bu üretim sadece o okula, çevre okullara velhasıl kamu kurumlarına yönelik de değildi. Dışarıya da iş yapan okullar vardı. Okul, öğretmenler ve öğrenciler bu işlerden belli oranlarda maddi kazanç elde ederlerdi.
Sonraları bu noktada meslek liselerinde bir gevşeme yaşanmaya başlamıştı. Üniversite sayılarının artması, üniversitelere eskiye oranla çok daha kolay girilmeye başlanması, gençler arasında beyaz yakalılara özentinin artması gibi nedenlerle olsa gerek… Bilinçli veya bir şekilde meslek lisesine kayıt olmuş öğrenciler bile o alanda “usta” olmak, “iş yeri açmak”tan ziyade üniversiteye girmeyi, başka başka diplomalar, unvanlar elde etmeyi hedefliyor.
Hakları tabi, ondan yana bir sıkıntı yok.
Ama her şey üniversite okumak da değil.
Nitekim bugün ülkemizde çok sayıda işsiz üniversiteli bulunuyor.
Diğer taraftan esnaf ve sanayicilerimiz çalıştıracak eleman bulamıyor; üniversiteli işsizlerimiz bu işleri, maaşlarını beğenmeyebiliyor. (Zor tabi onlar için de. “O kadar üniversite okumuşum, şöyle diplomam var ama bana çıraklık teklif ediliyor, asgari ücrete çalışmam isteniyor” diye düşünebiliyorlar.)
Akyurt Nevzat Hüseyin Tiryaki Meslek Lisesi’ni görünce, “İşte bu” dememin nedeni bunlardır.
Bakın bu lisemizde, öğrenciler bir yandan mobilya teknolojileri üzerine eğitimler alırken, bir yandan da döner sermaye gelirlerinden aylık ortalama 1500 lira kazanç elde ediyor.
İş başı eğitimlerinde başarı gösteren liseliler, mobilya sektör kuruluşları ile yapılan protokoller sayesinde henüz mezun olmadan iş garantisine kavuşuyor. (Tam da eskiden olduğu gibi.)
Lisenin mobilya ve iç tasarım öğretmeni Yunus Emre Şenel’in verdiği bilgilere göre, okulda kurulan atölyede koltuk, sandalye ve berjer gibi farklı mobilyaların ahşap çerçeveleri olan telarolarının seri üretimi yapılıyor, ders aletlerinin yapımı gerçekleştiriliyor.
Lise müdürü Bahtiyar Bozdemir ise, bölgede bulunan sektör temsilcileriyle sıkı bir iş birliğine girdiklerini belirterek, "Amacımız, öğrencilerimizin okulda aldıkları eğitimi işletmelerde yapacakları staj ile güçlendirmek ve mezuniyetlerinin ardından da işletmelerin beklediği nitelikli iş gücü olarak onları sektöre yerleştirmek. Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanımızın desteğiyle okulumuzun mobilya teknolojileri alanını yeniledik. Yeni makineler kurulduktan sonra gerek kamu kurumlarından gerekse bölgemizde bulunan sanayi sektöründen iş almaya başladık" diyor.
Bozdemir, bazı işletmelerde stajlarını başarıyla tamamlayan öğrencilerin bir kısmının, aralarında ABD'nin de bulunduğu farklı ülkelerde istihdam imkanına kavuştuğunu ifade ediyor.
Akyurt İlçe Milli Eğitim Müdürü Haluk Saydan ise "Bu çocuklarımızı daha kalifiye yetiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Okulumuzun fiziki şartlarının geliştirilmesi için yeni çalışmalar yürütüyoruz. Bu da gerçekleşirse Akyurt'taki gençlerimizin gelecekle ilgili kaygılarının çoğunu ortadan kaldırmış olacağız" bilgisini veriyor.
***
Tüm meslek liseleri bu şekilde, birer fabrika gibi üreterek öğretmeli, kazanmalı ve kazandırmalıdır.
Akyurt Nevzat Hüseyin Tiryaki Meslek Lisesi tek örnek değil elbette. Fabrika gibi üreten başka pek çok meslek lisemiz bulunuyor tabi ama tüm okullarımız böyle olsa diyorum, kötü mü olur?
Bakın, bizzat gördüm, haberdarım; Sincan 1. OSB’de elektrik panoları üreten bazı firmalar işi yaptıracak eleman bulamıyor.
Panoların tüm malzemeleri hazır.. Ustalarca, o malzemelerin biraraya getirilmesi, montajlanması gerekiyor sadece.
Firma alt taşeronlara, “usta”lara, “İster al götür malzemeleri, kendi yerinde yap, bitirince getir teslim et işi. İstersen de gel benim yerimde yap, sana o imkanı da sunarım, yeter ki çalış, yetir ki yap” diyor ama ne taşeron ne de usta bulamıyor.
O bölgedeki meslek liseleri için büyük bir fırsat değil midir bu? Ne duruyorlar?
İşte Akyurt’taki okul yapmış. Onlar da o firmalarla anlaşıp, bu işleri alsa, okulda bu panoların montajını yapsa, fena mı olur?
Elektrik, elektronik bölümü öğrencileri için hem uygulamalı eğitimin kralı verilmiş olur, hem de okula, öğretmenlere, öğrencilere gelir kapısı oluşur ve diğer taraftan firmanın işi görülür.
Herkes için son derece kazançlı bir iş.
Bu işler için meslek liselerinin elini kolunu bağlayan bir şey yok.
Tümüyle okul yönetimi ve öğretmenlerin elinde.
Haydi bir gayret, kafamızı kaldıralım, üreterek öğretmenin yollarını arayalım, kazanalım, kazandıralım.
Hem o öğrencilerin hem de ülkenin geleceği için bunun çok önemli bir “gayret” olacağına inanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.