Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Türkiye - Avrupa Birliği İlişkileri (1959 – 1996) 2

Türkiye - Avrupa Birliği İlişkileri (1959 – 1996) 2

Hazırlık Dönemi
Hazırlık döneminin (1 Aralık 1964’ten 31 Aralık 1972’ye kadar) açıklanan hedefi Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında birtakım kolaylıklar sağlamaktı. Bu ticari ayrıcalıklar Türkiye’nin AET ülkelerine olan ihracatını destekleme amacını güdüyordu. Buna bağlı olarak ayrıca Türkiye’nin ihracat yapısında da bir değişim amaçlanıyordu. Mali yardımlarla desteklenerek Türkiye’nin “aşamalı olarak kurulacak bir Gümrük Birliği’nden dolayı ileride doğacak yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasının” teşvik edilmesi söz konusuydu.

Ortaklık Antlaşması’nın 3. maddesinin 2. fıkrasına göre hazırlık dönemi için 3 yıllık bir süre öngörülmüştü. İkinci aşamaya geçişin koşul ve usullerinin dördüncü yılın bitiminden sonra görüşülmesi gerekmekteydi. Bundan ötürü Türkiye 16 Mart 1967 tarihinde Gümrük Birliği’ne geçiş için başvuruda bulunmuştu. O zamanın Başbakanı Süleyman Demirel o sırada ülkenin “büyük ekonomik potansiyelini” bunun için gerekçe gösteriyordu. Ancak bu potansiyel AET üyesi devletlere göre o kadar yavaş harekete geçirilmişti ki bu ülkeler Türkiye’nin geçiş döneminde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getiremeyeceği konusunda kuşkuya düşmüşlerdi. Bu nedenle geçiş döneminin düzenlenmesine ilişkin görüşmeler 22 Haziran 1970 tarihine kadar uzadı. Sonuçta 23 Kasım 1970 tarihinde kesinleşen Katma Protokol (KP) ancak iki yılı aşkın bir beklemeden sonra ve 1 Ocak 1973’te yürürlüğe girebiliyordu. 1963 tarihli Ankara Antlaşması’nı daha da somuta indirgeyen bu belgeye göre geçiş döneminin 31 Aralık 1995’e kadar tamamlanmış olması öngörülmekteydi.

Geçiş Dönemi
Katma Protokol’ün imzalanmasının hemen ardından AET-Türkiye ilişkilerinde geçiş dönemine ilişkin hükümlerin bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiği konusunda ciddi eleştiriler gelmeye başladı. Daha önce de aynı görüşte olan Devlet Planlama Teşkilatı’nın yanı sıra, Katma Protokol’e eleştiriler sadece parlamentonun devletçi grubundan ve bir kısım sanayi odalarından değil, aynı zamanda ve özellikle de teokratik ve Marksist eğilimli çevrelerden geldi. O zamanki sosyal demokrat muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi de, KP’nin kimi hükümlerini endişe verici olarak değerlendiriyordu.

1979 Kasım’ında yönetime, ağırlıklı olarak Batı yanlısı dış politika izleyen Adalet Partisi (AP) geldi ve ilişkilere yeniden ivme kazandırdı. AET-Türkiye Ortaklık Konseyi’nin Eylül 1980’de aldığı yeni kararlar, ki Sovyetlerin Afganistan’a girmesinin ve İran’daki İslâmî devrimin etkisiyle çıkmaları Avrupa tarafınca özellikle teşvik edilmişti, belirgin bir yön değişikliğinin habercisi görünüyordu. Bu bağlamda Ocak 1987’ye kadar tarım ürünleri için geçerli gümrük vergilerinin kaldırılmasına ve ayrıca Dördüncü Malî Protokol’ün imzalanmasına karar verildi.
Bu protokol AET üyesi devletlerin projelerin finansmanı ve tam üyeliğe geçişi kolaylaştırmak amacıyla Türkiye ekonomisinin verimliliğini arttırmak için daha fazla bütçe olanakları sağlamalarını öngörüyordu. Yunanistan’ın tam üyelik başvurusunun görüşüldüğü bu dönemde AT çevrelerinden gayri resmî görüşmelerde Türkiye’nin de tam üyelik için başvuruda bulunması tavsiye ediliyordu. Ancak ülkenin o dönem içinde bulunduğu tırmanan ekonomik ve siyasî kriz bu tavsiyenin hayata geçirilmesini engelledi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR