Toplumu şekillendiren ebeveyn tutumları
Ülkemizde çokça tartışılan konuların başında eğitim gelmektedir. Eğitimi hep okuldan bekleyen, her türlü olumsuzluğu okulda arayan ebeveynlerin bu noktada üzerlerindeki sorumluluğun da farkına varmaları gereklidir. Eğitim ailede başlar klişesini bilimsel bir temelde değerlendirdiğim yazımda daha yeni doğmuş bir bebek ile ailesi arasındaki bağların çocuğun yaşamını ne oranda etkilediğini aktarmaya çalıştım.
Kişilerin erişkinlik çağında başkaları ile kuracağı ilişki, ilişkinin niteliği ve ilişkilerindeki beklentileri küçük yaşlarda ebeveynleri ile kuracağı bağlanma ilişkisinde şekillenir. Bağlanma, bebeklerle anne babalar arasında ya da sürekli bakım veren bir kişi arasında duygusal ve karşılıklı olarak olumlu ilişkinin kurulmasını belirtir.
Eski çağlarda bazı aileler çocuklarını doğumdan hemen sonra bir sütanneye verirlermiş. 5-6 yaşlarına kadar sütannesi tarafından büyütülen çocuk öz ailesini ya seyrek görür ya da hiç görmezmiş. Sütanneden ayrılıp ailesinin yanına dönme zamanı geldiğinde çocuklar bunun reddeder ve gitmek istemezlermiş. Tabi o dönemlerde neden böyle olduğu anlaşılamazmış. Günümüzde kişilik gelişimi alanında büyük ilerleme yaşandı ve büyük oranda insan davranışlarının nedenleri açıklanır hale geldi.
Yeni doğan bir bebek hayatta kalabilmek için anneye ya da bir bakıcıya muhtaçtır. Anne baba ya da çocuğa bakmakla yükümlü olan kişi çocuğun bakımını sadece bir görev olarak algılamazlar. Mutluluk, tatmin olma, güven gibi duyguları da yaşarlar. Yaşanan etkileşim arttıkça aralarında, hissettikleri bağ da güçlenir. Emme, sokulma-temas, bakış, gülümseme, ağlama bebeğin başlıca bağlanma davranışlarını oluşturur. Her bebek bir şekilde bağlanır ve bunun paralelinde yaşamı şekillenir. Bu bağlanma modellerinde annenin tavrı belirleyicidir.
Güvenlik Bağlanma
Bu ilişki biçiminde anne bebeğin ihtiyaçlarını anlar, ona şefkatle yaklaşır. Bebek kendini güvende hisseder. Burada çocuğu tanımak, ne istediğini anlamak oldukça önemlidir. Yeterli ve dengeli şekilde ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Böylece çocuk bakıcısına güven duyar.
Güvenli bağlanmada çocuk bağlandığı kişiden ayrıldığında huzursuzluk gösterir ancak kişi döndüğünde mutlu olur, neşelenir. Olumlu davranışlarla yetişkini karşılar. Güvenli bağlanmış olan çocuklar, bağlandıkları bireye itimat eder ve kendilerini güvende hisseder. Bağlandıkları yetişkin ortamdan uzaklaştığında mutsuz olurlar ancak yetişkinin döneceğine dair inanç duyar. Güvenli bağlanmış çocukları korktuklarında, endişe duyduklarında bağlandıkları yetişkinden teselli ararlar. Bu çocuklar bağlandıkları yetişkinin onların her zaman yanında olacağını, korumak ve ihtiyaçlarını karşılamak için her zaman hazır olduklarını belirler.
Güvenli bağlanmış çocukların bakım verenlerin çocuklar ile daha çok oyun oynadıkları, çocukların ihtiyaçlarına çabuk cevap verdikleri ve çocuklarına karşı daha duyarlı bireyler oldukları belirlenmiştir.
Yapılan araştırmalara göre güvenli bağlanmış çocuklar güvensiz bağlanmış çocuklara göre ilerleyen yaşlarda daha empatik, olgun ve uyumlu ve daha az agresif oldukları ortaya çıkmıştır. Güvenli bağlanan çocuklar, yetişkinlik hayatlarında daha uzun ve güven temelli ilişkiler yaşayabilirler. Bu kişilerin özgüvenleri yüksek olur, sosyal ilişkileri kuvvetlidir ve fikirlerini aktarmada rahat olurlar.
Güvensiz Bağlanma
Güvensiz bir bağlanma yaşayan çocuklar sosyal hayatlarında birtakım sorunlarla karşı karşıya gelir. Ya insanlara çok güvenerek adeta teslim olurlar, ya da güven duygusunu yitirerek kendi kabuğunda yaşamaya başlarlar.
Çocuklar erken dönemde güvenli bağlanma gerçekleştiremediğinde ilerleyen dönemlerde olumsuz etkilenmektedir.
Görülen olumsuz etkilerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Özsaygısı ve öz sevigisi düşüktür.
Otokontrolü zayıf olabilir.
Stres ve sorun anları ile baş etmede güçlük yaşar.
Davranış ve akademik problemler yaşayabilir.
Ebeveynleri ile gerçek sevgi ile bağlı değildir.
Empatisi zayıftır, sosyal ilişkileri sürdürmekte zorlanabilir.
Karşı gelme davranışı, isyankarlık, başkalarının sorunları için suçlamalar görülür.
Bakış açısı karamsar, üzüntülü ve ümitsizdir.
Kronik hastalıklara eğilimlidir.
Apati ve depresyon görülebilir.
Aşırı konuşma, uzun sohbetler ve sorular istediğini elde etmek için hoş/şirin davranışlar görülebilir. Sıklıkla sorumluluk almakta istek olabilir.
Yalan söyleme, çalma davranışı görülebilir.
Potansiyelinin altına bir performans görülebilir.
Kendi çocuklar ile benzer türde ilişki kurar, aynı tür bağlılık nesilleri arası aktarılır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.