Topluma karşı duyarlı olan birey
İnsan dünyaya geldiği andan itibaren bir toplumun içinde kendini bulur ve bu toplum içerisinde her zaman iletişim halindedir. Doğumda ailede başlayan bu süreç okul yaşamıyla beraber sosyalleşmeye doğru kaymıştır. Gelişim çağı içerisinde birey yeni insanlar tanıyarak, farklı rol ve davranış içerisinde kendisini bulabilir. Bu durumda kendi kişisel kimliğini belirler ve var olan kimliğini ortaya çıkarır. Bunların sonucunda da birey toplumda nasıl olması gerektiğini, iyiyi ve kötüyü kavrar ve ona göre davranmaya başlar. Toplumun getirdiklerini kavrar ve sürece adapte olmaya devam eder.
Topluma karşı duyarlı olan birey bakıldığı zaman çevresinde yani yaşantısında olup bitenlerin farkında olan bireydir. Tanım olarak incelendiğinde ise toplumsal duyarlılık bir kişinin yaşadığı dünya ve kişilerle ilgili sorumluluk alma bilincidir. Yaşadığımız dünya içerisinde doğadaki hayvanlardan ağaçlara ve en önemlisi insanlara kadar kimse tek başına yaşamamaktadır.
Her bireyin topluma karşı vazifeleri vardır. Bu yüzden herkes üzerine düşen görevi yerine getirdiğinde toplum daha yaşanılabilir bir yer olacaktır. Örneğin birine karşı toplum içerisinde yapılan bir kötülük her birimizi etkilemektedir. Cinayet, kavga, tehdit ve diğerleri. Çevremizde bir olayın kulaktan kulağa yayılması gibi pozitif olaylarda her dakika yayılmaya eğilimlidir.
Birey olarak negatif olayları değil pozitif olayları örnek alarak duyarlılığı arttırmamız gerekiyor.
İnsan toplumsal bir varlıktır. Bunun neticesinde de çevresine karşı duyarlı olmak zorundadır. Yazar Ernest Hemingway, ‘Çanlar Kimin için Çalıyor’ adlı eserinde “Birbirinden kopuk bir ada değildir insanoğlu” diyerek biz insanların toplumda tek başına var olmadığını dile getirmiştir.
Çevremize, doğaya, ailemize, içerisinde doğup büyüdüğümüz hayata karşı sorumluluklarımız var. Bir kişinin yaptığı bir olay diğerlerini de etkiler. Dünyanın bir ucunda yaşanan katliamları düşünelim. Orada olsa bile haberler sayesinde bize ulaşıyor ve bizlerde bu durumdan etkileniyoruz.
Topluma karşı duyarlı birey olmak için önce kendimize karşı dürüst olmamız lazım. Topluma karşı duyarlı mıyız? Eğer cevabımız hayırsa önce düzeltmeye buradan başlamamız lazım. Sonrasında yetiştirilen çocuklara bu konuda eğitimlerin artırılması lazım. Örneğin; çocuklarımıza otobüs, tren gibi ulaşım araçlarında önceliği olan yaşlılara, hamilelere, güçsüzlere yer vermemiz gerektiğini aşılamazsak ileride ihtiyaç duyduğumuz anlarda bizlere de yardım eli uzatılmayacaktır. Biz yetiştireceğimiz bireye ne verirsek ileride bunun karşılığını alacağız. O yüzden doğru olan neyse onu öğrettiğimizde topluma karşı vazifemizi yerine getirmiş olacağız.
Yaşam içerisinde sosyal bir varlık olan insanın çevresinde olup bitenleri öğrenmek istemesi doğal bir durumdur ve çevremizde olan olaylar bizlere doğrudan ve dolaylı olarak etki edebilir. Bizler bu etkileri pozitif ve negatif olarak üzerimize alabiliriz. Bunların sonucunda ise farklı boyutlarda tepki, tutum ve davranışlar gerçekleştirebiliriz. Çevremizde olup-biten tüm davranış ve tutumların temelinde bakıldığı zaman bir birey olarak insanın var olduğunu görürüz. Bireylerin hayatlarında yaşanan sorun ve hataların sebeplerini tek başına ele almak doğru değildir. Bireyin topluma karşı duyarlı birey olabilmesi için çevresinde rol model aldığı kişilerinde bu duyarlılığı aynı oranda sağlaması gerekir. Toplum her birimizi derinden ilgilendiren bir konudur ve herkes birbirine karşı sorumludur.
Yaşadığımız hayatın daha iyi bir yer olabilmesi için her birey üzerine düşen görevi yerine getirdiği zaman topluma karşı duyarlı insan ortaya çıkacaktır. Doğup geldiğimiz bu dünyada aldığımız ilk eğitimin temeli ailedir. Aile ne kadar bilinçli olursa toplum o kadar refah seviyesine ulaşacaktır. Toplumsal bilincin oluşması için dünyaya çocuk getiren ve getirecek olan ailelere bu noktada eğitim verilmelidir. Çocuk ailenin aynasıdır. Ne verirsek onu alırız.
Sonuç olarak topluma karşı duyarlı olan birey yaşadığı topluma saygılı olan bireydir. Çevreye, doğaya, topluma zarar vermeyen bireydir. Bir hata veya yanlış yaptığı zaman sonuçlarının herkesi etkileyebileceğini düşünmesi gereken bireydir. Toplum ve kendi yararını düşünerek hareket etmelidir. Her birey bu düşüncelerle hareket ettiğinde toplum daha yaşanılabilir bir yer olacaktır.