Terakkinin Son Kertesi
“Normalleşme” diye tabir ettiğimiz, aslında durumun çok ciddi olduğu şu günlerde malum olduğu üzere emlak piyasasını canlandırmak için birinci el ve ikinci el konutlara yönelik uygun faizli kredi kampanyası başlatıldı. Ardından ise düşen konut faizlerine nazaran konut fiyatlarının artması tepkilere neden oldu. Birçoğumuz bu durumdan haberdardır. Talebin artması elbette fiyatları yükseltecektir, bu öngörülebilir bir durumdur lakin bunun fırsata dönüşmesi elbette ahlaki değildir.
Artık hayatımızın asıl gayesi olan, ihtiyaç halini aşarak milli ideal haline tahavvül eden, apartman dikme ve konut alma isteği müstesnalar hariç hemen hemen bir asırdır herkese hakim vaziyettedir.
Söz konusu ev alma arzusu olunca hatırıma Peyami Safa’nın “Milli İdealimiz Apartman Yaptırmak Mıdır?”(Tasvir-i Efkar, 12 Haziran 1941) adlı yazısı geldi. Orada diyor ki “Birkaç idealist müstesna, yüksek tahsilin eşiğinde, istikbale nişan alan her Türk gencinin gönlünde bir apartman yatıyor. Apartman! Genç ve yaşlı, mimar ve doktor, esnaf ve avukat, tüccar ve bol maaşlı memur, komisyoncu ve müteahhit, her şuurun altı ve üstü, boydan boya, silme apartman kesilmiştir. Apartman! Cimri parayı bunun için biriktiriyor, iş adamı bunun için taban tepiyor, avukat bunun için mahkemede coşuyor, doktor bunun için gözünü profesörlüğe dikmiş...Apartman dirayet, muvaffakiyet ölçüsü; apartman ihtisas vesikası; apartman terakkinin son kertesi, apartman milli refah, apartman milli ideal!”
Başta belirttiğimiz gibi ihtiyaç halini bir tarafa koyarak, lüks hayranlığının veyahut mal düşkünlüğünün sürüklediği, hepsinden öte insan ömrünün aslı gayesini teşkil etmesi, hem hakikate erdirecek bir idealden noksan olduğumuzu hem de dünyaya dair düşkünlüğümüzü ortaya koymaktadır.
Gönül ister ki terakkinin son kertesi hem milli açıdan hem ferdi açıdan şehirlerimize baş kaldıran apartmanlar ile anlaşılmasın. Değerlendirmeler, bakış açıları bu doğrultudan oluşmasın.
Yaşamanın hikmeti doğru anlaşılsın, bahtiyarlığın âmili konutlar olmasın...İnsanlık gayesini kainatın sırrında, hakikatte bulsun...
***
Her konuşmada, yazıda temas edilebilecek olan, yerine göre utanç vesikası yerine göre geleceğin kurucuları atfedilen, bazen de kaile bile alınmayan pek kıymetli gençliğimiz bugün ve yarın üniversite sıralarına oturmak gayesiyle imtihana girecekler.
Geleceğin kurucuları derken gençliğin de geçmişin(büyüklerinin yetiştirmesi olarak) eseri olduğunun farkında olanlar, payına suç alarak gençliğe baktığında, belki her devirde hem umut bağlanan hem şikayet edilen gençliğe kıymet veriyorlardır. Her devrin umuduna özne olan gençlik elbette bundan dolayı kıymete şayandır.
Şahsında mesuliyet duyanlar ancak başarıya ulaşabilir.
Herkesin kusurunun farkına vararak düşünmesi ve hareket etmesi gelecek adına daha ümit verici olabilir.
Her ne olacaksa bunu tayin edecek, buna memur olacak gençlerdir.
İmanlı, düşünen, haysiyetli, fikir sahibi, dertli ve yürekli bir gençliğin üniversite sıralarını doldurmasını niyaz ediyor sınava gireceklere başarılar diliyorum.